Ben bu kelimeyi yıllar evvel Murat Karayalçın'ın ağzında sakızken tanıdım. Başkentin belediye başkanıyken ademimerkeziyet kavramını sık sık kullanarak belli kulaklara belki de gidilecek yolu tarif ediyordu o zaman. Bu kelimenin hakiki mucidi ise Osmanlı döneminde Prens Sabahattin’dir. Bu kavramı kim samimi kim harami kullandı, tartacak elimde kantar yok.
Sonra bu kavram özerklik kelimesine evrildi ve daha sonra da Özal'ın ağzında eyalet kelimesiyle coğrafi anlamda hormonlandı.
Tabii bu şahsiyetlerden sonra ülke yönetiminde daha millici unsurlar kısa süreli olsa da etkin olunca bu kavramlar nostaljik bir obje olarak kaldı.
Yıllar sonra çözüm diye bir etiket peyda edildi. Yani AVM'den sipariş verilen palamut fileye kondu.
Dondurulmuş balık artık tavaya atılmaya hazır ki bugünlerde sekreterya gibi apoletlerle yeni rutbeler, yeni payeler bazı şapkalarda nefte olmaya başladı.
Şimdi gelelim bölünmenin sihirli başlangıcının temeli olan kavrama..
Bir ülkenin önce ayrışmasının sonra da bölünmesinin çaktırmadan isimlendirilmesine ademimerkeziyetçilik denir.
Ademi merkeziyetçi zihniyete göre yerel yönetimler güçlendirilecek, devletin valileri evlerine gönderilecek. Öyleki eğitimden sağlığa hatta güvenliğe kadar güç, yerel seçilmişlerde olacak. Sonra da ülkeye büyük mutluluk gelecek!..
Evet bu sistem aslında, eyalet sisteminin küçük ölçekli ülkelerdeki sevimlilendirilmiş adıdır. Eğitim müdürünü seçilmiş yerel erk atayacak, güvenlik güçlerini yine yerel otorite teçizatlandırıp sevk ve idare edecek..
Ademimerkeziyetçilik Trabzon'da problem yaratmaz ama zaten Trabzon için biçilmiş bir elbise değil.. Bu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illeri için dikilmiş nevresimdir. Bölgeyi direkt yerel güçlere terk etmek yerine alıştıra alıştıra masafe almanın çaktırmadan yerel iktidarlara devridir aslında.
Bakınız adem kelimesinin birinci harfi kısa okunursa insan anlamını kaybetip yokluk anlamı kazanır. Zaten kavram olarak karşılığı merkezi yok kabul etmektir. Yani Ankara'yı yokluğa sürüklemenin de aslında bir işaret farkıyla işaret fişeği ateşlenmiş oluyor.
Türkiye sanki çok büyük ülkeymiş gibi merkezden uzak yönetişmeye zorlanıyor. Topu topu 814 bin km2 olan ülkemiz Rusya'nın(17 bin km2) 20'de biri, ABD'nin(9 bin km2) ise 11'de biri kadardır.
Bu rakamlar gösteriyor ki bu ülke tek merkezden rahatlıkla yönetilebilecek büyüklüktedir. Bizleri ademimerkeziyetçi bir çizgiye taşımak isteyenler iyi niyet fakiridir. Lafı dolandırmadan söylersek bu tabir ya gaflet ya dalalet ya da hıyanet üçgeninden birinin köşegenidir. Davut yıldızının da yapı taşıdır. İki üçgeni içi içe sokarsanız İsrail bayrağı çıkar ortaya.
Ademimerkeziyetçilik Anadolu coğrafyasını Arz-ı Mevut'a hazırlamaktır.
Olmaz olmaz demeyin, şu ülke tek parçayken ademileştirmeyin.