“TERÖRSÜZ TÜRKİYE!”
Sağlık kontrollerim vardı. Nisan gibi Ankara’daydım. Bu kez başka bir kontrol için yine Ankara’dayım. / İş olsun diye “sağlık her şeyin başıdır” diyenlerden değilim. “Sağlık ihmale gelmez” deyip onu yaşayanlardanım. Çevremde “bir şey olmaz” deyip laf dinlemeyen ve ihmalleriyle kötüleşen, hatta ölümleriyle sonuçlanan pek çok olay insan gördüm. Bu yüzden “sağlık ihmale, ertelemeye, ötelemeye, geciktirmeye gelmiyor. Anında müdahale etmek gerekir” inanç ve kanısında olanlardanım. Hani “erken teşhis” diye bir öngörü var ya!
Masamın üzerini “düzeltirken”, -laf aramızda, her zaman karışıktır, ama ne ararsam anında, zaman kaybetmeden bulurum. Çünkü her şey elimin altındadır. Zaman benim için çok değerlidir. Düşündüklerimi hemen, sıcağı sıcağına yazabilmeliyim. Aramakla vakit kaybedemem- küçük bir bıloknot geçti elime. Kalem ve kağıt en çok ihtiyacında olduğum araç-gereçlerdir. Onlar benim elim, dilim, gözüm, kulağım, belleğimdirler. Kimi zaman kağıdım yoksa, “unutmayayım” diye sigara paketine not alırdım aklımdan geçenleri.
Notu olduğu gibi alıyorum buraya: “Canım ülkemde, terörist başı-terörizm ve terörist insanlık düşmanıdırlar-affedilirlerse içeride-hapishanede ne gazeteci ne siyasetçi ne belediye başkanı ne de su gibi, billur gibi gençlerimiz kalır. Bilmiyorum ölümle elleri kızıla boyanmışlar “affa uğrarsa”, toplumsal değerlerin içinde hak, suç, adalet, vicdan ve ahlaki kurallar kalır mı?”
“KCK ve PKK” teröristlerini anma “töreni” yapılıyor. “Sılogan atmama” koşuluyla izin veriliyor. Sılagon da atılıyor, binlerce insanın “ölüm emrini veren de” övülüyor.” Askerler, polisler, tomalar seyrediyor, devreye girmiyor.” Ne cumhuriyet kalıyor ortada ne devlet.
“Bir ses gürlüyor: Yeni Türkiye’de haddinizi bileceksiniz!” Kimdir bu haddini bilmeyenler acaba?
*
Haberleri izliyorum: “Öğrenci öğretmenini aşağılayarak videoya alıyor.” Türkiye’de yer yerinden oynamıyor. İktidardan ses çıkmıyor, hele M.E. Bakanı ağzını açmıyor. “Dindar ve kindar” nesil mi? / Düzmece “türbanlı bacımın üstüne işediler” yalanı yıllarca medyada döndürülürken, “camiyi meyhaneye çevirdiler” iğrençliğiyle imamı sürgünden sürgüne gönderilirken “gerçek haberlerden” korkuyor olmalılar ki, öğretmeni ağızlarına dahi alamıyorlar. / Öğretmen akıldır, bilgidir, düşüncedir, toplumun geleceğini çağdaşlığa kurgulayan, cehaletin düşmanı insandır ve bu kadar mı sahipsizdir? Çok iyi düşünün.
*
Kasım ayı enflasyonu TÜİK’in söylediği yalanlarla düşük gösterildi. Memura, işçiye, emekliye yapılacak zamlar, asgari ücreti belirleme komisyonuna katılacak sendikalar-hükümetin borazanları dışında yok-“enflasyon düştü” haberiyle-ah keşke öyle olsa-nerdeyse zil takıp oynayacaklar. Hükümetin kanalları nedense, hırsızlık, tırafik kazları, şehir içi karışıklıkları, dünya kentlerinden derledikleri “üçüncü sayfa” haberlerini ve Gazze görüntülerini veriyorlar ama Türk halkının gerçekleri görünmüyor, Türkiye gündemini saklıyorlar.
Hele İmralı ziyareti, bir sürü tartışmalardan sonra “üç vekil” le gerçekleştiriliyor. Konuşulanlar, görüşülenler halka söylenmiyor. Millet için verilen sözler bilinmiyor. Oysa seçimde rakiplerini “teröristlerle iş birliği yapmakla, Kandil’le, kent uzlaşısı ile seçimleri kazanmakla, PKK’lıları belediyelere doldurmakla” suçladılar. Ama Apo’dan mektup getirmelerini, kardeşini konuşturmalarını, montaj videolarını suç saymadılar, “sütten çıkmış ak kaşık” oldular. Şimdide Amerika’nın bir işaretiyle Apo ve PKK sevici oldular. Yaklaşık 25 yıldır düşünemediklerini birdenbire düşünür oldular ve “Terörsüz Türkiye” demeye başladılar. Tüm PKK’lılar “kurucu önderleriyle” affedilecekler. “Bitirdik” dedikleri terör, nasıl, hangi gerekçeyle “terörsüz Türkiye’ye” dönüştü, “düşmanca tavırlar birden barışa nasıl evrildi? Bilen var mı?
Muhalif belediye başkanları her ne hikmetse, “teröristlerden daha ağır suçlar işlemiş” olacaklar ki operasyon üzerine operasyonlar düzenlenip, iftiradan öteye geçmeyen suçlamalarla, tüm kadrolarıyla aylardan beri içeride tutuluyorlar.
CHP’li başkanlardan kimileri 2019’dan, kimileri 2024’ten bu yana, belediyelerde karargah kuran müfettişlerce gözetlenir ve denetlenirlerken, “hiçbir suçlarına” rastlanmıyor da seçimi kaybetme korkusuna kapıldıktan sonra iktidar, muhalefetin yükselişi durdurmak için politikalarını değiştirip şiddetini artırıyor ve yargı sopasıyla “yüzyılın soygunu” masalını uyduruyor; başkanları tutukluyor ve altı yıldır müfettişlerin gözlerinden kaçıyor öyle mi?
On beş, on altı yaşlarında çocuklar çalıştıkları iş yerlerinde ölürlerken, Anayasal haklarını kullanarak “cinayet gibi ölümlerini” pırotesto ediyorlar, sorguluyorlar ve gözaltına alınıp tutuklanıyorlar. Öldüren, yakıp yıkan teröristleri affedenler, adalet arayan çocukları tutukluyorlar. Ne güzel “penguen” eylemi ve haberi değil mi? Hiçbir iktidar kanalında yok!
İmralı’ya gittiler, tüm Kürt kardeşlerimizi temsil etmeyen, fakat temsil ediyor gibi “meşrulaştırdıkları” terörist başıyla yapılan görüşmelerin açıklanmayan on altı sayfalık tutanağı özet olarak Mecliste okunacak. “Elli üç bin masumun” özeti nasıl çıkarılacak?” Yollarda, caddelerde binlerce üstgeçidin alnına yazılan “şehit er, erbaş ve komutanların adları” nasıl, ne şekilde özetlenecek? 107 yıl önce kurulan ve TC Devletinin varlığını kabul etmeyen ve defaatle isyan çıkartan Kürt Teali Cemiyeti nasıl izah edilecek? Eğitim ve öğretimin dışında hiçbir amacı olmadan öldürülen öğretmenlerin sorumluluğunu hangi M.E. Bakanı taşıyacak?
Tırabzon’daki haberlerle Ankara’daki haberler arasında bir fark yok. Türkiye gerçeği değişmiyor! Terör insanın, insanlığın, halkımın düşmanıdır. Yaratanlar ve yaşatanlar hesap vermeden hallolursa adalete, ahlaka ve devlete olan inanç yok olur.
Sevgiyle, esenlikle kalınız…