Ş u sıralar, Beşikdüzü’nde bir tartışma var.
Bu ayın 21’inde, pazar günü yağan yağmurda sel baskını oldu mu olmadı mı?
Yazı tura atmak en iyisi.
Yazı diyenler, sel baskını oldu!
Tura diyenler, hayır olmadı!
Peki, para dik gelirse?
10 dakika kadar daha yağsaydı olurdu, diyenler!
Böyle bir tartışma neden çıktı?
 Yerel basında yer alan “sel baskını olmadı!”  haberinden!
Tersi sıradan ve rutin!
“Beşikdüzü’ne yağan şiddetli  yağmur sele dönüştü.”
Alışagelmiş ve önemsiz!
Sel oldu mu olmadı mı?
Allah, sağlık versin.
Süleyman Demirel’e sorsak:
_Sel olmuşsa olmuştur, olmamışsa olmamıştır! diye yorumlardı...
Esnafa sorsak...
Her şiddetli yağmurdaki tedirginliğinden bahsedecek!
Ne yapsınlar, yaşanmış kötü örnekleri çok...
 Aman dükkanımı su basmasın!
Sel oldu mu olmadı mı?
Lafın uzaması can sıkar!
İyi ki, o anı görüntüleyenler var!
İyi ki, Facebook var!
İyi ki de, o görüntüleri Facebook’a gönderenler var!
Bu da bir başka tedirginlik...
Başıboş dolaşan köpekler!
Oğuz beldesinde yaşanan “kuduz olayı ve karantina” tedirginliği arttırıyor.
Konuyla ilgili bir şehir efsanesi bile oluşmuş.
“Bu köpeklerin başka ilçelerden kamyonlarla taşınıp buralara bırakıldığı!”
Ne kadar doğru bilemeyiz.
İvedilikle çözülmesi gereken bir sorun!

Yine merak ettiğimiz bir başka konu...
Belediyenin diktiği çiçekler!
Farklılık yaratmıyorlar ve üstelik ömürleri çok kısa!
Kalıcı bir görsellik peşine gitmek daha doğru.
Parklardaki, yeşilliğe dayalı görselliği koruma altına almak daha bir gerçekçi!
Alın size haksız bir rekabet örneği!
Parklar maalesef “kahvelerden” farksız!
Kahvelerin işlevini üstlenmiş durumdalar.
Konuyla ilgili ruhsatları var mı, bilinmez!
Kahvehane işletmecileri bu konudan çok muzdaripler!
Kira, personel giderleri, vergi, diğer masraflar...
Üstüne üstlük park kiralarıyla, kahvehane kiraları aynı değerde!
Tek fark parklar tıklım tıklım, kahvehaneler bom boş!
Yıllar önce  “Bizimkiler” dizisinde, “Katil’in” söylediği gibi...
  “Maksat vatandaş mağdur olmasın, birader!”