Araklı konusunda çeşitli yerel basın organlarında makale düzeyinde 30’a yakın yazı yazdım. Makalelerim yanında yine Araklı konulu beş kitabım yayımlandı. Bu vasıtalarla Araklı’nın tarihi, doğal ve beşeri zenginliklerini ortaya koyma ve projelendirilmelerine katkı sağlama konusunda gücüm ve bilgim nispetinde bir duyarlılık oluşturmaya çalıştım. Bunda başarılı olduğuma inanıyorum.

Araklı araştırmalarım doğrultusunda ön plana çıkarmaya çalıştığım konuların başında Araklı’daki Karadere Vadisi geldi. Karadere Vadisi konusunda hem sosyal medyada hem de çeşitli basın organlarında hatırlatıcı, bilgilendirici, uyarıcı yazılar yazdım. Karadere konulu kısa yazılarımı derli toplu ve konunun önemini ortaya koyacak şekilde, müsaadelerinizle Trabzon kamuoyuna bir daha hatırlatmak isterim.

Karadere Vadisi’nin önemini ortaya koyma anlamındaki ilk yazımı, küresel salgının dünyayı kasıp kavurduğu günlerde yani 8 Haziran 2020 tarihinde sosyal medyadaki sayfamda ortaya koydum. Saygıdeğer Cumhurbaşkanımıza hitaben yazdığım ve Trabzon milletvekillerinden Muhammet Balta, Adnan Günnar, Salih Cora, Bahar Ayvazoğlu’nu da eklediğim yazımda şu ifadelere yer verdim: “Kıymetli Cumhurbaşkanımız. Trabzon'un Araklı ilçesinde bulunan Karadere ovası tarihi bir tarım geçmişi olan kıymetli ve bereketli bir tarım alanı hatta sulak alandır. Fakat uzun yıllar atıl vaziyette bırakılmış bu kıymetli alan, şimdilerde yoğun bir betonlaşma yanında bir de organize sanayi bölgesine dönüştürülme riskiyle karşı karşıyadır. Tarım alanlarının stratejik bölgeler haline geldiği günümüzde, Trabzon'un artık tek alüvyal ovası olan bu alanın acilen yapılaşma ve rant dışında tutulmasını, Karadere Vadisi’ni hem hava hem de su kaynakları açılarından kirletecek herhangi bir sanayi tesisi kurulmamasını, bu vadinin tüm Doğu Karadeniz’e hitap edecek bir tarımsal üretim doğrultusunda nitelikli bir tarımsal üretim alanı olarak acilen tescilini ve zatıaliniz öncülüğünde tarımsal üretim amaçlı projelendirilmesini, verilecek her türlü destekle tarımın yine mülk sahiplerine yaptırılmasını, sizlerden ve Trabzon'un tüm kıymetli milletvekillerinden istirham ediyoruz.” Bu açıklamamın Sn. Cumhurbaşkanımıza iletilip iletilmediğini bilemiyorum. Lakin iletilmesi için yazdığımı bir daha belirtiyorum.

22/09/2020 tarihinde sosyal medya sayfamda “Trabzon Araklı Karadere Ovası Tarımsal Üretim Alanı Olarak Tescillenmeli ve Ovada Modern Tarım Projeleri Uygulanmalıdır” başlığı altında açıkladığım ve Trabzon milletvekillerinden; Muhammet Balta, Adnan Günnar, Salih Cora, Bahar Ayvazoğlu, Hüseyin Örs, Ahmet Kaya’yı da eklediğim paylaşımımdaki görüşlerim şöyledir: “Yaşadığımız bu günlerde, tarım üretiminin ne kadar stratejik ve kritik bir çaba olduğu kendisini bir daha ve çok belirgin şekilde göstermiştir. Fabrikalarda tarım ürünü üretip milletin karnını doyuramayacağınıza göre, tarım alanlarında esasen tarıma öncelik verilmelidir. Trabzon Araklı Karadere Vadisi tarihi bir tarım alanıdır. Doğu Karadeniz'de elde kalan tek ovadır ve acilen tarım alanı olarak tescillenmelidir. Böylesi kıymetli bir ovayı, şimdilerde konuşulduğu gibi, fabrikalarla doldurmak yerine burada fabrika kurmak isteyen kıymetli müteşebbisleri ovada fenni usullere dayalı ve yüksek verim esaslı tarım tesisleri yapmaları için desteklemek ve dolayısıyla on binlerce insanı tarım amaçlı istihdam etmek daha elzemdir. Bu şekilde Karadere, sanayi atıklarını denize taşımayan tarihi bir nehir olarak kalacaktır. Araklı sahilleri bu muhtemel atıklarla kirlenmeyecektir. Araklı'da kurulacak organik tarım tesisleri ve bir ziraat mektebi, Araklı'ya on binleri değil yirmi binleri getirecek, istihdam edecektir. Araklı'nın bir tarım havzası yapılması yanında, tarihi ve doğal güzellikleri dolayısıyla ayrıca bir turizm havzasına dönüştürülmesi, Araklı'yı çok daha kıymetli yapacaktır. Eğer maksat gerçekten istihdam ise, Araklı'da tarım ve turizmle sağlanacak istihdam daha kalıcı ve daha kaliteli olacaktır! Zira, fabrikaların etkisindeki bölgelerde ne hava kalitesi, ne üretilen çayın ne de fındığı kalitesi eskisi gibi asla olmayacak. Karadere'den arıtarak aldığınız suyu ise içemeyeceksiniz. Damacanalarla satılan su sistemine döneceksiniz. Zaten kısıtlanmış denizinize girmenizin bir anlamı da kalmayacak. Tarımla özgür olacak bir Araklı, muhtemel fabrikalardan dolayı maalesef dışarıya bağımlı hale gelecek! Öte yandan, Araklı'nın bir tarafına yani doğal mağaraların olduğu yemyeşil Taşönü'ne dev bir çöp tesisi yapılarak Araklı'daki çevreye hassas vicdanlar zaten yaralandığı unutulmamalıdır. Şimdi diğer bir tarafına yani sulak alan olarak vaktiyle tescillenmiş Karadere Ovasına dev bir OSB yaparak yeni bir vicdan yaralanmasına yol açmak yerine, Trabzon'da verimli tarım yapılmayan ve yapılamayacak kesimlere fabrikaları kurmak ve Karadere Ovasını olduğu gibi koruyup gelecek nesillere orijinal haliyle yani bir tarımsal üretim alanı olarak bırakmak gereklidir. Çünkü fabrikalara yer bulmak halen mümkün ama tarım alanları ile sulak alanlar giderek azalıyor. Dolayısıyla böylesi bir yaklaşım, hepimizin üzerindeki bir mesuliyettir ve ayrıca günü kurtarma derdinde olmayan, projeci, gelecek nesiller ile çevreyi düşünen misyon ve vizyon sahibi iyi bir insan olmakla da alakalıdır.”

31/05/2021 tarihindeki bir diğer sosyal medya paylaşımımda; Saygıdeğer Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sn. Bakan Bekir Pakdemirli, Sn. Bakan Süleyman Soylu, Sn. Bakan Mustafa Varank, Sn. Bakan Adil Karaismailoglu, Trabzon milletvekilleri, Sn. Muhammet Balta, Sn. Adnan Günnar, Sn. Salih Cora, Sn. Bahar Ayvazoğlu, Sn. İbrahim Çebi, Trabzon Valiliği, Trabzon Büyükşehir Belediyesi, KTÜ Rektörü Sn. Hamdullah Çuvalcı, TTSO Başkanı Sn. Suat Hacisalihoğlu, Araklı Kaymakamlığı, Araklı Belediye Başkanı Sn. Recep Çebi’yi ilgi tutup, şu ifadeleri zikrettim:  “Doğu Karadeniz'in elde kalan son alüvyal ovası olan Araklı Karadere Ovasında bulunan 1000 dönümlük tarıma müsait alanın, Zonguldak Çaycuma'da yapıldığı gibi bir Organik Sera OSB olması için kıymetli destekleriniz elzemdir. Ayrıca bu alanda bir tarım meslek lisesi kurulması hem de Organik Sera OSB yapılması ciddi bir yatırım olacaktır. Muhtemel Karadere Organik Sera OSB, tüm Doğu Karadeniz'e hitap edecektir. Bu nedenlerle; tarihi bir tarım alanı olan bu kıymetli arazinin tarımsal amaçlı tescilini, acilen projelendirilmesini ve bir organik tarımsal üretim alanı olmasına dair yatırımların yapılmasını sizlerden istirham ediyoruz.”

Karadere konusundaki görüşlerimi sadece sosyal medyada ortaya koymadım. Adı geçen konudaki makalelerim çeşitli gazetelerde neşredildi. “Trabzon Araklı'nın Altın Vadisi: Karadere 1” başlıklı makalemiz, 5-6 Mayıs 2021 tarihlerinde iki seri olarak Taka Gazetesi’nde yayınlandı. Taka Gazetesi 3 Haziran 2021 tarihli sayısında, Trabzon Araklı'daki Karadere Vadisinde elde kalan tarıma uygun son arazilerin “Tarımsal Amaçlı Organize Sanayi Bölgesine” dönüştürülmesine dair, “Organik OSB” manşetiyle ciddi bir haber yaptı. Karadere Vadisi konusundaki araştırmalarımdan elde ettiğim diğer detaylara bu makalelerimde yer verdim. Karadere Vadisi’nin “Organize Tarım Sanayi Bölgesi” yapılması doğrultusunda bir tarım havzasına çevrilmesi konusundaki hissiyatımızı, 9 Kasım 2021 tarihinde Araklı Manşet sitesinde yayınlanan “Araklı’nın Geleceği Karadere Ovasıdır” başlıklı yazımdaki ifadelerle ortaya koymaya çalıştım.

15 Temmuz 2021 tarihli sosyal medya sayfamda konuyu tekrar işledim ve “Trabzon Araklı Karadere Vadisi” başlığı altında özellikle Karadere nehrinin temiz tutulmasına dair şu bilgilere yer verdim: “Roma ve Osmanlı dönemlerinde Araklı-Bayburt-Erzurum üzerinden İran coğrafyasına uzanan tarihi ve stratejik bir yolun güzergahı olan Araklı Karadere Vadisi, tarih boyunca tarım faaliyetlerinin de yapıldığı bereketli alüvyal toprakları barındırıyor. Vadi aynı zamanda zengin yeraltı su kaynaklarına sahip bir havza. Karadere Vadisi, yakın tarihlerdeki tüm yapılaşmaya rağmen 1000 dönüm civarında ve çok verimli olabilecek tarım toprağını halen bünyesinde taşıyor. Bu toprakların acilen koruma altına alınıp, tarım amaçlı tescillenmesi, projelendirilmesi ve sera tarımına başlanılması elzemdir. Vadiyi besleyen ana su kaynağı olan Karadere nehrinin ise ‘yüksek hassasiyet’le korunması, nehre hiçbir zararlı atığın bırakılmaması gerekmektedir. Karadere Vadisi ve güney kesimleri aynı zamanda I. Dünya Savaşında Rus işgalcilere karşı şanlı bir müdafaanın yapıldığı coğrafyadır. Dolayısıyla Karadere Vadisinin korunması; tarihi, kültürel, toplumsal ve ekonomik bir konu olup esasen bir "milli hassasiyet" yaklaşımıyla ele alınmalıdır. Konu bir yandan da ‘vizyon meselesi’dir.”

30 Haziran 2022’deki bir sosyal medya paylaşımımda, “Tarım Alanları ve Sanayi OSB'leri” konusuna tekrar yer vererek, Araklı Karadere Vadisindeki tarım alanları üzerine yapılması düşünülen OSB düşüncesine karşı tezlerimi yeniden ileri sürdüm: “Trabzon'daki (Akçaabat-Vakfıkebir-Beşikdüzü) OSB bölgelerinin, tarım alanları dışındaki daha çok yamaç ve tepe noktalara yapılması çok bilinçli bir tercih. Fakat Trabzon Araklı'da yüzde yüz tarım vasfı olan ve bir sulak alan özelliği taşıyan alüvyal tabanlı Araklı Karadere Vadisine sanayi OSB yapılmaya çalışılması ve bu doğrultudaki imar çalışmaları, en hafif tabiriyle Araklı ve Trabzon insanının gelecekteki gıda ihtiyacını riske etmek demektir. Dolayısıyla, Karadere Vadisi tabanındaki sağlı sollu toplam 2000 dekar alanı acilen tarım alanı olarak tescilleyip, organik sera tarım OSB kapsamına almak gerekiyor. Trabzon ve Araklıdaki tüm sorumlu kurumların bu konuda birbirini beklemeden samimi adımlar atmaları bir milli politika gereğidir. Yine böylesi bir adım, sadece teknik bir düşünce veya yatırım değil, aynı zamanda yüksek vicdani meseledir.”


Bütün itirazlarımıza, yazılarımıza ve tespitlerimize rağmen, Karadere Vadisi’ndeki tarım potansiyeli olan topraklar ve temiz su kaynakları üzerine ısrarla sanayi tesisi kurmaya yönelik üzüntü verici adımlardan birine Temmuz 2022’de rastladık. Bu konudaki ilk görüşümüzü, 6 Temmuz 2022’de sosyal medya hesabımızdan paylaştık ve “Yazıklar Olsun!” başlığı altında, şu ifadelere yer verdik: “Yazdık çizdik… Araklı Karadere nehrinin etrafını organik tarım havzasına çevirin diye. Böylesi bir adım geleceğimizdir dedik. Gıda dedik, tarım dedik, su kaynakları, kirlilik dedik. Fabrika kuracaksanız bunu tarımsal geleceği olmayan yerlere yapın dedik. Dedik de dedik. Dedik ama o kafa geldi, o kadim nehrin yani ‘Nehr-i Azim’ denilen muhteşem su kaynağının ve tarihi Zavzaga Kalesi’nin tam dibindeki bir tarım alanına fabrika inşası için sessiz sedasız yapacağını yaptı. Organize geleceklerdi şimdi parça parça geliyorlar. Şimdi siz, Araklı'yı bir yandan çöp deposuna, bir yandan fabrika alanına çevirip bu milletin geleceğini mahvedeceksiniz öyle mi?

Aynı mevkideki adımla ilgili olarak 13 Ağustos 2022’de yaptığımız başka bir sosyal medya paylaşımımızda konuyu farklı bir boyuttan işledik. “Harp Alanından Fabrika Alanına” başlığıyla yaptığımız paylaşımda, Karadere nehrinin kollarından biri olan Marzuba Deresi üzerinde tarım özelliği taşıyan bir mevkide yapımına başlanan fabrika konusunda: “Trabzon Araklı'da 1916'daki Rus işgaline karşı ilk Türk cephe savunmasının yapıldığı yer Marzuba Deresidir. Bunu, “Trabzon Araklı’da İşgal, Savunma, Kurtuluş” kitabımızda detayıyla yazdık. Ama yönetici(ler) okumaz tayfasından ise, bugün artık çok önemli olan “tarihe saygı turizmi” yaklaşımına hizmet verecek ve doğal zenginliğe de sahip bir harp alanı betonla fabrika alanına çevrilir. Yazık…” dedik.


Araklı’nın tabiatını korumak durumundayız. Araklı’dan bahsederken, öznemiz sadece Araklı ilçesi ve Araklı insanı olmalıdır. Bu açıdan, Araklı konusundaki çalışmalarımızda bir beklenti içerisine girmedik. Araklı üzerinden maddiyat ve siyaset devşirmedik. Araklı’yı tüketmedik. Slogan atmadık. Araklı konusunda yanlış yapılan ezberlerle konuşmadık. Bir şeylere ulaşmak için Araklı’yı basamak yapmadık. Yapanlara ve yapmaya çalışanlara ise asla pirim vermedik. Araklı’yı sadece Araklı olarak ele aldık. Sadece Araklı olarak… Bu yaklaşımlarla, Araklı’ya dair ciddi saha araştırmaları isteyen onlarca makale (biri uluslararası düzeyde) ve beş kitap yazdık. Böylelikle kadim bir ilçenin hafızasını akademik yaklaşımlar ve yöntemlerle inşa etmeye çalıştık. Pek çok dosyamızı ise yayına hazırlıyoruz. Yazdığımız yazılarla ve notlarla Araklı’ya uzmanı olduğumuz konular üzerinden bir değer, Araklı insanına ise motivasyon kazandırmak istedik. Çünkü Araklı’yı olduğu gibi koruyabilirsek, Araklı insanına daha bir özgüven sağlayabilirsek, Araklı’nın mevcut beşeri potansiyeli ile tüm Trabzon’a hatta tüm Doğu Karadeniz’e yönelik yüksek bir katmadeğer sağlanacağına inanıyoruz. Bu açıdan Araklı’ya “değer” diyoruz. Gerçekten değdiğini görüyoruz. Karadere Vadisini koruma ve tarımsal üretim alanına dönüştürme konusu başta olmak üzere, Araklı’ya verilen ve verilecek her değerin, esasen Trabzon için ciddi bir “katmadeğer” olduğunu ve olacağını çok iyi biliyoruz. Akıl ve fikir sahiplerinin de böyle düşünmelerini arzu ediyoruz.