Çalınarak, soyularak, vurgunla, soygunla, talanla, yağmalanma ile kalkınma olsaydı;

yalanla, aldatma, kandırmayla, göz boyama, sahtekarlıkla bilim olsaydı;

iftira, asparagas haber, gerçeğin bulunup ortaya çıkarılmaması ile kültür olsaydı;

Başta Anayasa olmak üzere, yasaların, yönetmeliklerin, hakkın, hukukun çiğnenmesiyle hukukun üstünlüğü ortaya çıksaydı;

“ben ekonomiyi bilirim, ben ekonomistim” demekle üretim ve tüketim arasındaki denge sağlanıp “ulusal gelirden halka yeterli pay verilseydi;

fiyatta istikrar sağlanıp enflasyon azdırılmasaydı, kur-döviz-altın-dışsatım-turizm gelirleri azdırılıp başat sorun olmasaydı; yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla insan emeği sömürülmeseydi;

işçi, memur, köylü ve emekli ezdirilmeseydi, her alınan karar zenginle yönetimin ortak çıkarlarını gözetmeseydi;

yargı, yargıç, savcı bağımsız olsaydı; hakkı, hukuku, adaleti gözetseydi, “suç” diye “ahmak” konularla uğraşıp keyfiliğin içine girmeseydi;

Önce tutuklayıp sonra suç icat edilerek insanlar “suçsuz” olarak içeride tutulmasaydı; “yargı bağımsız” deyip “hukukun üstünlüğü” varmış gibi yapılmasaydı; devlet olarak dış dünyaya karşı “güvenirlilik” özelliğini yitirmeseydi;

İtirazı olanları, pankart açanları, haber yapanları, gençleri, gazetecileri, televizyon muhabirlerini, namusuyla görev yapanları gözaltına alıp tutuklanmasaydı, dinleyip anlansaydı; “adli kontrol şartıyla” yurt dışına çıkma yasağı konularak tutukluluklarına son verilmeseydi;

hele gençlere acımasız bir biçimde davranılıp yerlerde süründürülmeseler, tekmelenip kaburgaları kırılarak gözleri yıldırılmaya çalışılmasaydı; burunları süründürülmeseydi, korkak ve ezik yetiştirilmelerine neden olunmasaydı;

gazeteciler susturulup televizyon ekranları karartılmasaydı; canım ülkemi dünyaya hukuktan, adaletten, özgürlüklerden yoksun, sahipsiz bir ülkeymiş gibi gösterilmeseydi;

hele keyfi tutuklamalarla “ekonomide yaratılan güvensizlikle” milyar dolarlar havaya savrulmasa, azgın olan enflasyon ve fiyat artışları alıp başını gitmese, ülkeye ve ulusa karşı biraz sorumluluk duyulsaydı;

demokrasi, haklar ve özgürlükler düşünülseydi;

Milli eğitim yazboz tahtası olmaktan kurtarılsa, dünya çapında bilim insanları, teknokratlar, sanatçılar, müzisyenler, ressamlar, edebiyatçılar, yazarlar, kültür elçisi düşünürler yetiştirilseydi…

Dünü bilen, bugünü yaşayan, yarını düşleyen ve kuran, güzel bir gelecek yaratacak zenginlikte yetişip kendisi “gelecek” olan bir gençliğe izin verilseydi; birtakım kalıpların içesinde yaralanmasaydı, hele sudan bahanelerle “nezarethanelerle, hapishanelerle” tanıştırılmasaydı, içeri atılıp tutulmasaydı; daha çok bilim ve sanat, daha çok özgürlük ve olanak tanınsaydı, açlığa ve yokluğa mahkum edilmeseydi; bilginin, bilimin, teknolojinin, sanayinin, kültürün, sanatın açlığı çoğaltılsaydı;

Demokrasi canım ülkemde giderek özelliklerini, inceliklerini, saygınlığını yitirmeseydi, insanlar düşündüklerini özgürce yazıp söyleyebilselerdi, eleştirilerini yapabilselerdi, hukuk hakkı, adaleti korusaydı, kadınlar öldürülmeseydi, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, baş tacı edilseydi; sansür tarihin karanlık sayfalarına gömülseydi;

savcılar, yargıçlar duyumlarla, dedikodularla, gizli tanıklarla-gizlenmiş tanıklarla atılan iftiralarla karar verip amacından saptırılmasaydı, insanlar yargıdan şüphe eder duruma gelmeseler, “gün 24 saat, Ankara’daki yargıçlar benim haklarımı korur” inancı güçlü olarak kalabilseydi; yargı “hakaret(?)” yasalarıyla suç ve suçlu üretmeseydi; bahanelere ve gülüp geçilecek şeylere, “çifte standarda” takılıp kalmasaydı; ülkem insanları yargı ve yasalar önünde eşit görülebilseydi; canım ülkem o zaman güneşin ışıttığı ve ısıttığı sıcacık bir yer olurdu…

Ve sistem tıkandı, çözüm üretmiyor, sorunlar düğüm üstüne düğüm atılarak büyüyor, salt ihtiraslara, iktidarı bırakıp gitmemeye oynanıyor, har zaman olduğu gibi gözbağcılığı yapılarak vatandaş aldatılıyor, kandırılıyor, gerçekdışı bir dünyanın varlığına inandırılarak, soyuluyor! Sultan Süleyman’a kalmayan bir dünyada yaşıyoruz. Hiçbir canlı kalıcı değildir.

Canım ülkem ve canım ülkemin insanları her şeyin en iyisine ve en güzeline layıktırlar…

Sevgiyle, esenlikle kalınız…