Yıl 1995… Bosna’da Müslüman kardeşlerimiz Sırp keskin nişancı katiller tarafından katlediliyor. Tıpkı Karabağ Türkleri gibi Bosnalı Müslüman kardeşlerimizde köşeye sıkışmış durumda. Her gün onlarca sivil vatandaş şehit düşüyor. Bilge lider Aliya İzzetbegoviç bu gidişe bir dur demek için Türkiye’den yardım istiyor. “Bosnalı Müslümanlara keskin nişancılığı öğretmemiz gerekli” diyor bilge. 

Kollar sıvanıyor, kahraman devlet görevlerimiz tarafından çalışmalar yapılıyor. Seçilen Türk subayına “acil” kodu ile görev veriliyor; “gir ve Müslüman kardeşlerimize yardımcı ol. Onları eğit, İzzetbegoviç’e selamımız ilet” deniliyor.  Kahraman Türk subayı bir gece yarısı operasyonuyla Bosna semalarından Müslüman bir köye sızıyor. Eğitim veriyor kısa zamanda keskin nişancılar yetiştiriyor. Sırp keskin nişancılarını, Müslüman keskin nişancılar ile vuruyor. Bugün o köylere gidin İzzetbegoviç’ten sonra kahraman Türk subayımıza sunulan minnetleri, “Kemal komutana selam olsun, Allah onu ödüllendirsin” diye edilen dualara şahit olun. O köylüler Kemal diyor çünkü kod adı Kemal Kahramanoğlu. Tanıyamadınız ise gerçek ismini size sesleneyim; Kaşif Kozinoğlu.

13 Kasım 2011 yılında hain, alçak, vatansız terör örgütü FETÖ’nün şehit ettiği vatansever, memleket sevdalısı Trabzonlu. Yaptığı kahramanlıkları anlatmakla, yazmakla bitiremeyiz. Buna karşılık memleketinde yani Trabzon’da ismini bir sokağa bile veremiyoruz. Veremiyoruz değil gündeme bile getirmiyoruz. Yeri geldiğinde vatanseverliğinden kıl aldırmayan Trabzon Büyükşehir Belediye Meclisi üyelerimizin bir teki bile ismini anamıyor; ne iktidarı ne muhalefeti! 

***

ATASI TÜRK ATATÜRK
Kentimizin gerek siyasetine, gerekse sporuna damga vuran isimlerden birisi Şükrü Kuleyin. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e de yakın isimlerden GİK Üyesi. Aldığım kulislere göre de önümüze gelebilecek ya da zamanında olacak Genel Seçim’de Ankara ili bölgelerinde kontenjan adayı olup milletvekilliği ile siyasi hayatını devam ettirecek. Şükrü beyin bir yönünü de 29 Ekim’de keşif ettik. Sosyal medya paylaşımlarından tarihi paylaşımlarına alışmıştık ki, kitabı ortaya çıktı. Çok da güzel oldu. Ben keyifle okudum. Ama en çok kitabın 82. sayfasındaki şu alıntıdan keyif aldım; “İşte orada bahsedilen, bütün kuvvetleri kendisinde toplayıp tek partiyi, tabi dolayısıyla, devleti ve memleketi kendi başlarına idare edecek olan yüksek meclisin azalarına diyorum; onları kim seçecek? Bu zorbalar heyeti, kuvvet ve yetkilerini kimden ve nasıl alacak? Hayret, hayret ki ne hayret! Bu ne sakat düşüncedir, bu nasıl zihniyettir? Görülüyor ki varmak istediğimiz hedef henüz en yakın arkadaşlar tarafından bile zerre kadar anlaşılmış değildir. Çocuk, biz öyle bir idare, öyle bir rejim istiyoruz ki, bu memlekette bir gün –eğer hükümdarlık aleyhinde gittikçe artan kuvvetli bir cereyanla karşılaşılırsa- padişahlığa taraftar olanlar dahi parti kurabilsin.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

***

MUTLULUĞUN RESMİNİ ÇİZDİRİYORUM ABİDİN!
1984 yılı 31 Aralık akşam saatleri. Yaşım ortaya çıkacak ama henüz 8 yaşındayım. Yavuz Selim’in çamurunu yemiş, idman Ocağı’nın idman sonrası dağıttığı yeni kırmızı eşofmanlar üzerimde Arafilboyu yokuşuna vurmak üzereyim. Müthiş keyifliyim. Yokuşa vurmadan, Gençlerbirliği Kulübü’nün altındaki kahvenin camından o yıl Türkiye’de yabancı şarkılarda liste başı olmuş Joe Cocker amcamın Unchain My Heart şarkısına takıldım. Keyfime keyif kattı melodi ve şarkı. Yok, böyle bir mutluluk. 

Trabzonlu genç sanatçılardan fotoğrafçı, ressam Selman Uzun kardeşimi aradım, “Dostum, aklımda bir kompozisyon var ve bunu resme dökmek istiyorum” dedim. “Hay, hay dostum” dedi. Yakında buluşacağız ve konuşacağız, 1984 yılı sonunda yaşadığım mutluluğumun resmini çizeceğiz. Ve çizerken elbet Trabzon’da sanat ve Trabzon’da sanata verilen değeri konuşacağız. Onlarca başlık açacağız. 

Ama kimse duymayacak! Zaten duymak için bir çabaları da yok.