" Hiçbir tarih dilsiz değildir. Ne kadar yakarlarsa yaksınlar,ne kadar parçalarlarsa parçalasınlar,ne kadar yalan söylerlerse söylesinler, insanlık tarihi asla susmaz." 
Eduardo Galeano 
Bugün sizlere Berlin Bebelplatz'ta bulunan kitap yakma anıtından bahsedeyim. "Boş Kütüphane" olarak bilinen anıtın yapım yılı 1995 "Boş Kütüphane' heykeltıraş  Micha Ullman tarafından 10 Mayıs 1933'te Almanya Berlin Bebelplatz'ta meydana gelen, Nazi kitap yakmalarının anısına adanan halka açık bir anıttır. Anıt, meydanın parke taşlarına yerleştirilmiş olan boş yeraltı kitaplıklarından oluşur. SS birliklerinin ve halkın 20.000'den fazla kitabı yaktığı 10 Mayıs 1933'ü anısına yapılan bu anıtın ana yapısının inşa edilmesinden birkaç yıl sonra, birkaç metre ötedeki parke taşlarına bronz bir plaket yerleştirildi.

Yazar Heinrich Heine'nin "Almansor" (1820) adlı oyunundan bir alıntıyla kazınan kitapta şu tüyler ürpertici mesaj yer alıyor:

"Bu yalnızca bir başlangıçtı; kitapları yaktıkları yer, sonuçta insanları da yakacaklar." 

Ziyaretçiler camdan aşağıdaki kütüphaneye bakıyor

Berlin' de a Bebelplatz'ta 1933 yılında yaşanan kitap yakma olayının 60. yıldönümü vesilesiyle Berlin İnşaat ve Konut Senatosu otuz sanatçıyı bir anıt tasarım yarışmasına davet eder. Sanatçı Micha Ullman'ın ustaca sunumu kazanan olarak seçilir. Çalışmalarında sıklıkla yokluk ve hafıza temalarını işleyen Ullman, Bebelplatz'ın yüzeyine bir anıt kazmayı ve böylece bir boşluk yaratmayı önerir.  Anıtın açılışı 20 Mayıs 1995'te yapılır.

Boş Kütüphane (1995), Micha Ullman

Yıllar önce Bebelplatz' da bir gece yarısı anıtı görmeye gitmiştim. Etraf zifiri karanlıktı, meydanda kimsecikler yoktu ve kar yağıyordu. Zeminden gökyüzüne doğru aydınlanan ışığa doğru yol aldım. Eldivenlerimle kar tabakasını sıyırdım. Bembeyaz, saf ve boş  kitaplıklar bastığım camdan, sonsuza doğru uzanıyordu. Damarlarımdaki kanın vücüdumdan zemine, oradan  çok aşağılara doğru süzüldüğü hissettiğimi hatırlıyorum. Peki sizlere neden durup dururken " Boş Kütüphane" yi anlattım. Nedeni çok basit. 

İki gün önce 24 Şubat Trabzon' un Kurtuluş günüydü. Şehrimiz Rus İşgalinden 24 Şubat 1918' de kurtuldu. Trabzon'un ve Trabzon'lunun 2 yıla yaklaşan esaret ve muhacirlik çilesi bu tarihte sona erdi. Tarih dilsiz değildir zaman zaman bizlerle konuşur ve kendini hatırlatır. 
İşgalin üzerinden 100 yılık bir zaman geçmesine rağmen 24 Şubat anılarının hâlâ taze tutulması gereken bir tarih. 
İşgalin hemen öncesinde şehir arşivi, Vali Cemal Azmi tarafından kurturalmak istenmiş ve sandukalarla yola çıkmıştı ve ne yazık ki anlatılanlara göre teknelerin batması sonucu şehrimizin arşivi Karadeniz sularında yitip gitmişti. 

Vali, Cemal Azmi, Ruslar’ın Erzurum'u işgal etmesi üzerine 17 Şubat 1919’da Trabzon’u Rum Metropolit Hrisontos’a teslim ederek şehri terk etmiş ve vilayet erkanı ile birlikte o zaman bir ilçe merkezi olan Ordu'ya yerleşmişti. Cemal Azmi Bey, savaş boyunca çeşitli ülkelere ait istihbarat kuruluşlarının üssü haline gelen Trabzon’da dört yıl vali olarak görev yapmıştı. Savaştan sonra, İşgalci İtilaf Devletleri tarafından tutuklanmak isteyince ülkeyi terk ettiş ailesiyle Berlin’e yerleşmişti. Berlin’de küçük bir dükkân açarak tütün ticareti ile uğraştığı sırada Berlin' de suikast sonucunda öldürülmüştü. 

Evet Rus İşgalinden şehrimiz kurtulmuştu kurtulmasına fakat tarihimiz Ruslar tarafından yurtdışına sanduka sanduka kaçırılmıştı. İşte Ruslar tarafından kaçırılanlan eserlerin listesi: 

Rusya'ya Götürülen Eserler

1- Üzerinde Ortahisar ve Fetvahane kütüphanelerinin mühürlerinin bulunduğu 497 adet kıymetli el yazması eser. Bu eserlerden bazıları şunlardır:

• Kadızâde-Bekir Ağa'nın kızı Rukiye Hatun tarafından Trabzon Çarşı Camisi'ne bağışlanan ve İbrahim Ethem' in öğrencisi Vehbi' nin hattı olan 1280(1862-1864) tarihli Kuran-ı Kerim
• Ayşe Hâtun tarafından Trabzon Çarşı Camisi'ne bağışlanan İbrahim Ethem'in öğrencisi Vehbi' nin hattı olan 1283 (1866—1867) tarihli Kur'an-ı Kerim.

• Ortahisar Fatih Camisi'ne Trabzon Valisi Hazinedarzade Osman Paşa tarafindan vakfedilen 1255 (1839) tarihli Kur'an-ı Kerim.

• Ortahisar Fatih Camisi'ne Trabzon Valisi Hekimoğlu Ali Paşa tarafından vakfedilen 19.yüzyıla ait Kur'an-ı Kerim.

•Ortahisar Fatih Camisi'ne vakfedilen hattar Mustafa Hilmi' nin öğrencisi Mustafa Vehbi' nin hatti olan süslemeli
1295 (1878) tarihli Kuran-ı Kerim

•Trabzon Valisi Hazinedarzade Osman Paşa'nın hanımı tarafindan tarihli Kur'an-ı Kerim.

•Tabâkfrane Camisi'ne vakfedilen Mustafa Vehbi'nin hattı olan süslemeli 1292 (1875) tarihli Kur'an-ı Kerim,

•18. yüzyıla ait süslemeli bir Kur'an-ı Kerim.

•Osman Karahisari'nin kızı Emine Hatun tarafindan camilrden birine vakfedilmiş olan ve Ahmet oğlu Akahi Mustafa tarafindan 1115 (1703—1704) yıllarında yazılan çok özellikli bir Kur'an-ı Kerim.
•18. Yüzyıla ait olduğu sanılan süslemeli ve çok iyi özellikli bir Kur'an-ı Kerim.

2- Yenicuma, Ortahisar ve Ayasofya Camilerinde yaptıkları kazılarda çıkardıkları mozaikler ve freskler.

3- Ortahisar Camisi'nin önünde bulunan çeşmenin büyük ejderha ağzı şeklindeki bronz oluğu, üzerinde arapça yazılar olan ve Ortahisar Camisi'nde bulunan su kapları, gümüş ve  kemik süslemelerle bezenmiş başka bir minber, Mekke ve Medine tasvirleri.

4- Trabzon matbuatına ait gazete ve kitap koleksiyonu.

5- Aralarından Yavuz Sultan Selim'in Annesi Gülbahar Hatun adına kurulan Hatuniye (Gülbahar Hatun)Vakfı'na ait

padişah fermanları ile Trabzon' daki Müslümanlara ait kıymetli belgeleri,

6- Çarşı Camisi ve Ahi Evren Camilerine ait sancaklar ve diğer kıymetli eşyalar.

 İşte şehrimizin; kütüphanesiz, arşivsiz, anıtsız kalmış, unutkan belleğinin ve belleğimizin hikayesi.