Osmanlı’nın Anadolu coğrafyasındaki en önemli üç ilinden bir olan Trabzon, 1. Dünya Savaşı’nda Rus savaş gemilerinin Karadeniz limanlarını bombardıman altına alması ile ateş çemberine düşmüştür. Trabzon sadece Türkiye için değil tüm dünya için önemli bir şehir olduğunu işgal planlarına bakınca daha da iyi anlaşılmaktadır. 

17 Kasım 1914'te başlayan Rus donanma bombardımanı ile sayısız saldırılar sonrası 24 Şubat 1916'da Rize işgal edilmiştir. Of sınırına dayanan Ruslara karşı Baltacı Deresi'nde 22 gün 22 saat direnen Trabzon halkı, düşmanın denizden ve karadan saldırılarının yoğunlaşması sonucu geri çekilince 15 Mart 1916'da Of düşman eline geçmiştir. Daha sonra Sürmene işgal edilmiş ve düşman Trabzon il kapısına kadar dayanmıştır. 18 Nisan 1916'da Trabzon Rumlarından bir heyet, Türklerin 15-16 Nisan'da şehri boşalttığını işgal kuvvetleri komutanı General Lyhkov'a bildirerek kendisini şehre davet etmiştir.

Azınlıkların seviyesiz çılgınlıkları ve karşılama törenleriyle Erzurum Caddesinden Belediye Meydanına giren işgal kuvvetleri şehri teslim almıştır. Trabzon'un acı dolu esaret ve muhacirlik günleri başlamıştır. Göç edemeyerek şehirde ve köylerde kalan Müslüman halka büyük işkenceler yapılmıştır. Özellikle yerli Rumlar ve Ermeniler katliama ve yağmalamaya girişmişlerdir. Değerli eşyalar, kültür ve sanat eserleri sandık sandık Rusya'ya götürülmüştür.

1917'de Rusya'da Bolşevik ihtilali olunca, Rus ordusunda büyük bir panik başlamıştır. Geri çekilmek zorunda kalan Ruslarla 18 Aralık 1917'de Erzincan Antlaşması yapılmıştır. Bu antlaşmaya Ermeniler uymayıp Türkler aleyhinde katliamlara girişmiştir. Bunun üzerine Ordu Komutanımız Vehip Paşa ileri harekat emri vermiştir. 11 Şubat 1918'de bir koldan Kafkasya üzerine, diğer koldan Trabzonlu Albay Hamdi Bey (Pirselimoğlu) komutasındaki 37. Tümen; Giresun'dan 123. alay ile takviye edilerek Trabzon üzerine yola çıkmıştır. Bölgedeki çeteleri de temizleyerek ilerleyen birliklerimiz 14 Şubat 1918'de Vakfıkebir'i, 18 Şubat 1918'de Akçaabat'ı geri almıştır. Nihayet 24 Şubat 1918 tarihinde de Trabzon'a girmiştir.

Trabzon'un ve Trabzonlunun 2 yıla yaklaşan esaret ve muhacirlik çilesi sona ermiştir. Göç edenlerden sağ kalanlar yurtlarına geri dönmüşlerdir. Vatanın ne kadar mukaddes bir varlık olduğunu, özgürlüğün değerinin hiçbir şeyle ölçülemeyeceğini bizzat tecrübe etmişlerdir. Bugünkü Trabzon o günlerin acılarını gerilerde bırakmıştır. Fakat bu şehrin her köşesi, her taşı o çileli günlerin şahididir. Bazı kesimler her ne kadar mevcut dirliğimizi ve düzenimizi bozmak için çırpınıyorsa da Trabzonlunun vatan sevgisini ve geçmişine bağlılığını hiçbir zaman yüreklerinden sökemeyeceklerdir.

Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a ilk ayak bastığında, Trabzonlular ile ilgili “İlk defa Samsun’a ayak bastığım zaman, bana kalp kuvveti veren vatandaşlarımın ilk sırasında Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım. Sakarya Büyük Meydan Savaşı’nda, Üçüncü Tümen ile yetişen Trabzon evlâtlarının savaş meydanında gösterdikleri özverilerin değerli anısı daima beynimde canlı kalacaktır. Bu verimli, halkı zeki, girişken, çalışkan olan Trabzon’umuzu, az zamanda içeriye trenle bağlanmış, güzel rıhtım ve limanla donatılmış görmek idealimdir.” demiştir.

2024 yılına gelmişken Trabzon sadece Trabzonspor’dan ibaret değildir. Başta Samsun-Trabzon-Batum demir yolu olmak üzere hızlı tren, kentsel dönüşüm, ağır sanayinin olmamasını hiçbir kimse anlamdıramamaktadır.

Bu vesileyle Trabzon’umuzun Kurtuluşunun 106. yıldönümünü kutluyorum. Trabzon şehri dün olduğu gibi bugün de istiklal uğrunda Türkiye’nin hazır kıtasıdır.