Sevgili Ceren, müzikle tanışman nasıl oldu? Müziğe ilgin ne zaman başladı?
Müziğe çok küçük yaşlarda başladım. Annem de zamanında şarkı söylüyormuş, ondan gelen doğal bir yetenekle özel piyano, keman dersleri alarak kurslara giderek serüvenime başladım. Daha sonra akademik kariyerimi bunun üzerine şekillendirdim. Liseyi müzik bölümünde okudum, şu anda da üniversite eğitimimi müzikle beraber devam ettiriyorum. Müziğe 5-6 yaşında, elimde mikrofon alarak başladım. Sahnede önde olmayı severdim.

Sizi kim keşfetti?
Herkesin hayatında bir öğretmen olur, ama ben de öyle bir şey olmadı, zaman içinde gelişti. Biraz aile, biraz da kendimi kendim keşfettim diyebilirim. Küçük yaşlardan beri kendime inandım hep. Küçük yaşta bir sahne aldım ve aldığım alkışlarla çok motive oldum. Orada aldığım alkış beni farklı bir yere götürdü. O zaman ben bu işi yapmalıyım dedim.

Müziğe dair hedefleriniz nelerdir?
Ben müziğin akademik yönünü tamamlamak istiyorum, bu müzik türünü daha geliştirebilmek için. Liseyi güzel sanatlarda okudum, üniversiteyi de İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Türk halk müziği ses eğitimi bölümünde okuyorum. İlk önce işin akademik tarafını tamamlamak istiyorum. Türkiye’de müzik o kadar sonsuz bir yolculuk ki, o yüzden asla önümüzü kestiremiyoruz. Arkamda güzel çalışmalar bırakabilecek işler yapmak istiyorum.

Kendinizi hangi tür müziğe yatkın hissediyorsunuz? Farklı türlerde de eserleri seslendiriyor musunuz?
Ben Karadeniz kültürüyle büyüdüm. Bu tür müziği geleceğe taşıyacak pek genç bir isim yoktu. Karadeniz’de kültürüyle büyümem ve kadın olarak da bu müziği geleceğe taşıyacak genç pek ismin olmaması, aynı zamanda bu bölgede büyümemin etkisi ve Karadeniz’in müziğinin bu eksikliğini fark etmemle birlikte, yatkınlığımın olduğunu söyleyebilirim. Karadeniz müziği benim için bir zirve. Tabii farklı Anadolu türküleri de okuyorum, farklı dillerde de okumayı seviyorum. Sonsuz bir yolculuk. Kendime yakıştırdığım her şarkıyı, karşı tarafa hissettirebildiğim bütün bulgulardaki eserleri okumak isterim.

Özgün Karadeniz müziğinde örnek aldığınız sanatçılar var mı?
Çok fazla var, her şekilde beslendiğimiz sanatçılar var. Bu bölgede de yetişmiş Trabzon ve Karadeniz, Türkiye Anadolu’su, bu anlamda çok üstatlar yetiştirmiş, bizi besleyen bir yer. Bölgemizden örnek verecek olursak, Sürmene’den Bahattin Çamurali, farklı kemençe ekolüyle bize örnek olan biri, Giresun’da Kâtip Şadi, Rizeli Sadık Aynacı, bunlar bize kaynak olan üstatlar. Ama bir isim var, o da Kazım Koyuncu. Gençlere Karadeniz müziğini sevdirdiği için o daha farklı bir ekol.

Sizce Türk müziğinde kemençenin yeri ve önemi nedir? Biraz bahsedebilir misiniz?
Kemençe başlı başına bir ekol. 3 tel ama bir ömür aslında. Perdesiz, aralığı dar bir enstrüman, o yüzden kolay görünse de aslında zor. Türk müziğinde de farklı bir enstrüman. Özellikle Karadeniz’in hırçın etkisini gösteren, yeri geldiğinde sert, yeri geldiğinde yayı hafif vurduğunuzda bizi uzak diyarlara getiren özel ve kıymetli bir enstrüman.

Sosyal sorumluluk projelerinde yer aldığınızı biliyoruz, bununla ilgili neler söylemek istersiniz? Ne tür projelerde yer aldınız?
İçişleri Bakanlığı’nın desteklediği Anadolu’da Kardeşlik Köprüleri Kuruyoruz projesiyle, Güneydoğu’nun 5 ilinde oradaki kültürle buranın kültürünün birleştiği projede sahne aldım. Kanserli kadınlar için, lösemi dernekleri için ve deprem zamanında depremzede kardeşlerimize Trabzon’da gönüllü olarak mini konserler verdim. Bu tür derneklere katılmaya çalışıyorum.

Kesişme: İyi Ki Varsın Eren projesinde yer almanız nasıl oldu? Neler hissediyorsunuz? Eren Bülbül ismi size neyi çağrıştırıyor?
Eren Bülbül, Türkiye için çok başka bir kahraman. Ve bu projede benim için çok başka, çünkü manevi duygusu başka bir proje. Allah rahmet eylesin, bu filmde yer almak benim için ölümsüz bir an.

Akçaabat'ta Ramazan Etkinlikleri: Hacivat & Karagöz Tiyatrosu Sahnelendi Akçaabat'ta Ramazan Etkinlikleri: Hacivat & Karagöz Tiyatrosu Sahnelendi

Trabzonspor sizde nasıl bir duygu oluşturuyor? Trabzonspor ile ilgili proje yapmak ister misiniz?
Trabzonspor bir yaşam felsefesi, onun ruhu başka bir sevda. Trabzonsporluyum ve Trabzonspor için bir beste, marş seslendirmek isterim.

Son olarak, genç yaşınızda başarılara imza atıyorsunuz, gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?    
Biz gençler çok çabuk yılabiliyoruz, benim de zaman zaman yıldığım oluyor. Galiba nesil olarak kolaya alışmış olabiliriz, bundan dolayı toplumda bir umutsuzluk olabiliyor. Her şey emekle elde edilebiliyor, emek vermeden sonucu göremiyoruz. Eğer bir hayal varsa, doğru adımlarla ilerleyip gerçekten emek verdim dedikten sonra başarının gelmemesinin zor olduğunu düşünüyorum. Ama sen elinden geleni yaptıktan sonra… O yüzden genç arkadaşlarıma kolay yılmamalarını, azim etmelerini tavsiye ederim.

Kaynak: KARADENİZ'DE SONNOKTA GÜLCAN AYDOĞAN