seksenli yılların ortasında eski valiliğin karşısında bi emlak büromuz vardı
her ne kadar profesyonelce emlakçılık yapmıyorsak da arada arzuhalcilik arada da alım satım işleriyle iaşemizi temin ediyorduk
büronun tam karşısında kaldırımın köşesinde belediye tarafından dikilen fidan
gelen giden uşak beşik tarafından kırılıyor bi türlü yeşerip boy vermesi engelleniyordu
dört bi tarafını korumaya almış olsak da nafile
ne yapsak ne etsek fayda etmedi
bi gün babacığıma dedim ki;
-baba ben buraya dikenli bi akasya ağacı dikeceğim
ve de o korkuluklar dahil etrafına da hiç bi şey sarmayacağım
o da bana sen bilirsin deyip gidip köyden bir dikenli akasya ağacı temin ettim
çukuru kazıp ağacı dikmeye koyuldum
arada gelen giden eş dost soruyor;
-hayırdır bakri efendi ne dikeceksin o açtığın çukura?
elma erik ya da kiraz ağacı dikeceğim dediğimde;
-hiç kentte meyve fidanı olur mu?
diyerek söylenirlerdi
e peki sizce ne dikeyim dediğimde ise çam ya da çınar ağacı dik dediklerinde;
tamam amca ya da abi getir onu dikeyim dediğimde ise susup sıvışıp giderlerdi
sonrasında dikenli akasya ağacım tuttu
dikenlerinden dolayı da hiç kimse elini süremedi
şimdilerde koskocaman oldu
arada beyaz çiçekleri ve efsunlu kokusuyla yanından geçerken selamlar beni
*
bunları neden anlatıyorum?
yetmişli yıllardan beri bu kentin naçiz bi sakiniyim
sahiline sahip çıkmadın yağmalandı ve hâlâ daha yağmalanmakta
holamana dediğimiz beşirli semti kentin sebze ihtiyacını fazlasıyla gideriyordu
konut sevdasıyla kibrit kutusundan beter evlerle doldurdunuz dört bi tarafı doymadınız
bi kaç mesire yeri vardı onların da avm adı altında yağmalanmasına göz yumdunuz
ne fındığına ne de çayına sahip çıktınız
fiskobirlik gibi senin alın terinin karşılığını veren kooperatifin kapanmasına göz yumdunuz
ne çevre ne de kentin imar planlarının hiç birisine uymadınız
uyanları da cezalandırır gibi merkezi yönetimler tarafından afaroz ettiniz
hâlâ daha kentin yağmalanmasını da görmezden geliyorsunuz
istedikleri yere yol yaptılar trafik arap saçı
istedikleri yere tünel yaptılar her birisi de kusurlu
yolu izi belli olmayan yerlere hastahaneler yapılmasına göz yumdunuz
her şeyi kendinize rant ve hak gördünüz
karadenizin yağmurunu rüzgârını hiç bilmezmiş gibi
dünyada eşi benzeri olmayan resmen denizin ortasına gidip stadyum yaptınız
o güzide doğuşunun simgesi olan senin sesini dünyaya duyuran
hüseyin avni aker stadını ranta peşkeş çekmelerine göz yumdunuz
yıllardır hırsızlığını yolsuzluğunu bildiğiniz şahsiyetsiz kişilere de oy verdiniz
oy vermeyenleri de alanlarda taşladınız linç etmeye çalıştınız
kıçı kırık mafya bozuntularına göğsünüzü siper ettiniz
şimdi de kalkmış üç sıfırdan dört üç nasıl yenilir diye zarıl zarıl zırlayıp akıl veriyorsunuz
sittirin gidin ula deyyus sürüleri!
en iyinizin dibine kibrit suyu dökülsün
..
ganita