Henüz yolun başında, adımlarını yalap şalap atmakta olan bir bebeğin boğum boğum eline bile batıverir dikenlikler. Kanatır.  İster yolun başında bir bebek isterse deminin sonlarında bir yetişkin olsun acımaz, ilk dersini verir doğa: Her gördüğün sakallıyı deden sanma.

Kırılıverir en ucundaki meyveye uzananların bastığı ince dal. Açgözlü olma.

Bazen bir rüzgâr savurur ve gün gelir hiç beklenmedik bir anda bir filiz tomurcuklanır. Sürprizlere hazırlıklı ol.

Nice derslere gebe bir sürü olay barındırır içinde doğa. Yeryüzünün İlk öğretmeni…

Bazen açık açık bazen usulca bir şeyler anlatır bize. 

Yeryüzünün sayısız dönüden ibaret olduğunu söyler mesela. Birbirine benzeyen, bir o kadar da benzemeyen sayısız döngüden. Akış içinde yığınla tekrar. Her biri sureti aslının.

Sevmelisin de der. Ve belki de unutmalısın tüm dertlerini yeryüzünün; severken ya da bir dalına uzandığın bir meyvenin çiçeğini öperken. Unutmalı ve anlamaya çalışmalısın bir tohumun nasıl bir çınara dönüştüğünü veya dallarından bal damlayan bir incir ağacına.

Bazen de sabretmelisin. Vakti gelmeden tohumun toprak ile buluşmaması gerektiğini bilmelisin. Filizlenmesi için nimetlerinin güneşini beklemelisin yaz başının ya da suyunu ilkbaharın. Beklemelisin, sabırla ancak hazırlıkla. Bekle ki zamanı gelince olacak olan zamanı gelince olsun.

Bunun için biraz koşmayı bilmelisin. Önce susamalısın, kana kana su içebilmek için. Öğrenmelisin yorulmayı ve yoruldukça dinlenmeyi, bir ağacın veya ağaç gibi bildiklerinin gölgesinde.

Kaybetmeyi göze almayı, kaybetmeyi, kaybettikçe kazanmayı öğrenmelisin. Tekrar ayağa kalkmayı da… Bilmelisin tırmanmayı, bir ağaca mesela. Ve daha önemlisi bilmelisin inmeyi, tırmandığın yerden. Tutabildiğini bırakmayı keza. Ağzını buruşturup yere tükürdüğün o bitkinin ne dertlere deva olduğunu da…

Yolun başında veya sonunda, her adımda, her tekrarda, her defasında, her bir yeni sayfasında benzer bir saflıkla öğrenmelisin. Ellerini tam üzerine bırakmalısın yoğurduklarının. Emek vermelisin. Hasatlar için değil, emeğin kendisi için.

Çünkü bazen olmaz. Üzerine titrediğin çiçek tam filizlenirken solar. Geri dönüşü olmayan şeyin sadece zaman olmadığını öğretir doğa. Ve de kabuk bağlamayı. Kimi zaman çokça. Bir öğreti külliyatı; zaman örgülü, ilmek ilmek işlenmiş bir sürek kalemi.

Şairin de dediği gibi

                Bir âlem ki; bini bir, her biri bir…

                Ve bahçemde terke bırakılmış günler.

                Kimi terke gebe, kimi de gebe terke.