Siyasetin gündemi kirlenince insanın bu konulara temas edesi gelmiyor. Öyle uc söylemlerle birbirlerine yükleniyorlar ki insanlar zannediyor ki bu insanlar aynı milletin evlatları değil.
Evet gördüğün olumsuzlukları lisan-ı münasip ile anlatmak gerekir. Yalnız 'seni şurdan alırım şuraya koyarım' veya 'bu ülkeyi terk etmek zorunda kalacaksın' gibi söylemler hukuk devletine yakışmıyor. Eğer bir suç sana göre vuku bulmuşsa tek yapacağın şey hukuk içinde bunun hesabının sorulmasına yardımcı olmaktır. 'Senden bunun hesabını sormazsam' diye başlayan cümleler abes cümleler. Bir kere sen hesap soracak konumda değilsin. Hesabı hukuk sorar. O zaman demen gereken 'olan bitenleri hukuka götüreceğim ve neticesini birlikte bekleyeceğiz' demek olmalıdır.
Kısaca adı sanı ne olursa olsun; kimse hukuka uygun cümle kurmuyor. Konumunu, statüsünü ve makamını bilmeden savur gitsin cinsinden yaklaşımları gerçekçi bulmadığım gibi günlük politik malzemeler olarak algılıyorum.
Tabii bu algılamayı hem iktidar söylemleri hem de muhalefet söylemleri yaratıyor. Hatti zatında söylenenlerin bir özgül ağırlığı olmalı, bu söylemlerin hukuksal karşılığı var denecek kıratta olmalı.
Ta Ümraniye davalarıyla başlayan süreçte biri avukat biri de savcı olurken ne kadar hukuk dışına çıkıldığına o gün Türkiye itiraz etmeliydi. 'Görevleriniz küçük geliyorsa yeniden üniversitelere kayıt yaptırıp ilgili alanlarda tahsil yaptıktan sonra açılan devlete atanma sınavlarını geçerek görev alıp sıfatlarınıza uygun o zaman konuşabilirsiniz' denmeliydi. Kimi parti taasubundan, kimi bu lafların içeriksiz olduğunu anlayamamaktan, kimi de hinliği ve cinliğinden sustukça vaziyet bugünkü neidüğü belirsiz döneme doğru evrildi.
Şimdi ülkenen geleceğinin tapusuna talip olanlar, hala hukuk ne derse o yönde bir seyir izlemesi gerekirken sadece ortaya çıkan şailarla kararlar vermekte, bir türlü hukukun çizdiği yol haritasına uygun söylem geliştirememektedirler.
Gelelim sadete..
Siyasetçi bir kiri görürse başvuracağı mercilerin dışına çıkmadan, o mercilerin görev ve sorumluluğuna soyunmadan, sağlıklı bir davranış cizgisi içinde duruş göstermelidir. Oy uğruna hiç kimse gerçeği evirip çevirmemeli, devlet nizamının dışında yan yollara saparak hukuk terziliğine tevessül etmemelidir.
Tabii kendisinde bazı nakısalar görenler de güç bende histerisiyle neşteri eline alıp hukuk üzerinde ameliyata kalkışmamalıdır. Eğer böyle gereksiz bir ameliyat yapmaya kalkışırsan hastanın içinde makas, sargı bezi veya kolsaati unutman kaçınılmaz olur.
Bir gün, unuttukların hukuk önünde birer delil teşkil edip gereken hukuki cezaya düçar olman işte ozaman kaçınılmaz olur.
Son söz; ne gücü elinde bulunduran ne de gücü eline geçirecek olan hukukun dışında bir hukuka heveslenmesin. Çünkü bu yol yol değil. Lütfen herkes zeminine dönsün..