Zamanımızda meseleleri aşırı siyasallaştırdığımızdan savunmalarımızın içerisinden sürekli aklı düşürüyoruz. Oysaki bir fikri benimsemek demek diğer fikirlere körleşmek anlamı taşımaz. Yani şu haldeki halimizle kendimizi aşırı şekilde sivrilterek kendi davamızın bilyelerini de dağıtıyoruz.

O eski büyük akıl sahiplerinin yerini yarı aydın yalaklar aldı.

Peki... Yalakların hali pürmelali nasıldır?

Dünyanın ve Türkiye'nin öne çıkmış fikir hareketlerinin cereyanına kapılan yarı cahil kalmış fanatikler hakikaten ceryanda kalmış kişilerin kilitlenmişlik halini yaşarlar. Etraftan bir vahiy netliğinde doğrular yağsa da onlar o rahmetten istifade etmek yerine kara şemsiyelerini açarak kaçarlar.

Bir fikrin aydını olacak kadar vasıflı olanların halleri ise başkadır. Onlar bir fkri sabitleyerek değil onu doğurgan kılarak adeta bir yediveren gibi açtıkça başkalaştırırlar.

Bizdeki statikçi fikir hareketlerinin yarı cahil müritleri, çok şikayetçi olduğumuz; içi boşalmış cemaat-tarikat bağnazlığının içinde debelenmektedirler. Belki hiç hak etmedikleri halde medyada, yazı hayatında öne çıkarılmışlardır ama o aşamadıkları, bağlandıkları (şeyhi/hocayı) faniyi bir kere olsun eleştirememe hallerini aynen muhafaza etmektedirler.

Bağnazlığın sadece dincilere yapıştırılan bir etiket olmadığını, en azından benim böyle bir yaftalama yapmadığımın da bilinmesini isterim. Benim için şuursuz bir Batıcı, şuursuz bir Türkçü veya İslamcı, aynı oranda bağnazdır. Zira şuur, öyle çat kapı gelmez. Şuur kadar emek isteyen, zor kazanılan başka bir olgu belki de varit değildir.

Malesef ülkemizde yetişmiş eski fikir adamlarına baktığımızda onların günümüzde muadili olacak evsafta kişiler yok. Bir Ziya Gökalp, bir Gaspıralı İsmail, bir Zeki Velidi Togan, bir Cemil Meriç, bir Mümtaz Turan, bir Mehmet Kaplan, bir Attila İlhan artık yok.

Kimler var? Kendilerini derin fikirlerin öznesi sanan Yusuf Kaplan gibi metotsuzlar var. O da konuşurken eski BMC arabalar gibi sürekli dışarıya hava atarak konuşuyor. Yani öylesine yavan ifadeler kullanıyor ki her ibaresinden şuuraltı saatinin metodik tik taklarla çalışmadığı anlaşılıyor. Aynı cümlede övülen ve sövülen kişi fail olabiliyor. Gerisini siz anlayın!

Demek ki günümüzde bilgiye ulaşmada hız arttıkça fikir adamları yetiştirme noktasında anlaşılmaz şekilde frene basmış durumdayız.