Duyduk duymadık demeyin.

Neyi diye soracak olursanız anlatacağım.

Köşeme hoş geldiniz; öncelikle kendimi tanıtayım; bu işlerde yeni değilim onu söyleyeyim.

Gazetecilik mezunuyum. 8 yıldır da çeşitli gazetelerde görev yaptım, hala daha yapıyorum.

Ancak şimdi köşe yazmaya karar verebildim. Belki de geç kaldım bilmiyorum.

Gerçi şimdi de yalnız yazmak istemiyorum.

Sizle yazmak istiyorum.

Aslında sizi yazmak istiyorum.

Yani köşemi size adıyorum.

Sizin sorunlarınızı paylaşmak, varsa çözüm üretmek, belki de veren elden alan el arasında köprü olmak istiyorum, Trabzon'un sorunlarına herkes değiniyor zaten; ben Trabzonlunun sorunlarına değinmek istiyorum.

Malum zor zamanlardan geçiyoruz.

Birçoğumuz maddi sıkıntılar çektiğimiz için aklımıza ilk ekonomik sıkıntılar geliyor olabilir, o da olur ama ben huzurevinde yakınları tarafından hiç ziyaret edilmeyen büyüklerimize, kimsesiz çocukların yuvasında şefkat ve sevgi bekleyen yavrulara kadar dokunmak istiyorum.

Herkesin kendi derdine düştüğü şu dönemlerde aslında yardımsever ve duyarlı olduğumuzu hatırlatmak istiyorum.

Duyarsızlaştık.

Dünyanın derdine düşmekten kim olduğumuzu unuttuk.

Hatırlayalım istiyorum. Siz de istersiniz.

Kim okur bu yazıyı kimlere ulaşabilirim bilmiyorum.

Yetkililere ulaşacağımız kesin de etkili olanları göreceğiz.

O yüzden duyduk duymadık demeyin.

Herkese ulaşalım.

Bana mail adresimden ulaşabilir veya gazetemize gelip çayımı içebilirsiniz.

Bu arada yazmak aklımda vardı ama bugünü özellikle seçtim.

Çünkü ilk olma özelliğini taşıyan bu yazımın; ayrı bir hatırası olacağından kız kardeşimin doğum günü babamın da ölüm yıl dönümü olan bu karmakarışık günde olmasını istedim.

Babama Allah'tan rahmet, kardeşime ise uzun ve mutlu ömürler diliyorum.  

Yazımın sonuna geldim.

Bir sonraki yazım hafta içi olacak bilginize.

Tekrar görüşmek üzere selametle.

[email protected]