Tarım da kalkınmayı sağlamak, sorunları kökünden çözmek için, tüm gücümüzü ve mücadelemizi bu yolda kullanacağız...
Kaldığımız yerden işimize devam.
Biz üreteceğiz, üreterek tüketeceğiz.
Üretmeden tüketmek yok...
İşçimizin, çiftçimizin ve tüm emekçilerimizin, alın terinin karşılığını, hakkını alması için, tüm gücümüzle çalışacağız.
Cumhurbaşkanımızdan ısrarla ilk talebimiz; Türkiye tarımı, Avrupa’dan çok çok geridir. Tarımda ithalat ihracattan çok çok fazladır. Her türlü ürünün ve mahsulün yetiştirilmesi için, geniş tarım alanları, su, güneş yağmur gibi tabiattın bize sunduğu nimetlerin bol olduğu ülkemizde, tarımda dünyada bir numara olmamız gerekirken, biz hala, o belgeyi kaldırdık, şu belgeyi kaldırdık, çiftçimizi rahat ettirdik safsatası ile bocalanıyoruz. Çiftçiyi kurtarmanın yolu, çiftçiyi borç bataklığından kurtarmaktır, çiftçiyi kullandığı kredinin faiz belâsından kurtarmaktır. Çiftçiyi çiftçi Bağ-Kur’un ağır yükünden kurtarmaktır. Çiftçiyi aşırı şekilde artan ve kullanamayacak duruma getirilen gübre fiyatlarından kurtarmaktır. Velhasıl çiftçinin alın teri kurumadan, onun sorunlarını çözmektir. Eğer çiftçi ağır yük altında ezilmeye devam ederse, çiftçi üretemez duruma gelir ve buda Türkiye’yi aç bırakır.
Cumhurbaşkanım, şimdi buradan size sesleniyorum.
Bırakın kendi için onu bunu isteyenleri.
Türkiye tarımı için, üreten çiftçimiz için, bu samimi dostunuzun sesine kulak verin.
Türkiye tarımının başına, tarımı bilen, çiftçinin sorunlarını bilen, çiftçinin ağır sorunlarına çözüm üreten, bu işten anlayan adamları getirin. Tarımın başına, bu işten anlamayan adamları getirmeyin...
Eğer bunu yapmazsanız, vallahi de billahi de iki elimi hem bu dünyada, hem de öbür dünyada yakanızdan bırakmayacağım. Gördüğüm yanlışta, en ağır eleştiriyi ben yapacağım. Size her şeye rağmen, bir beklenti içinde olmadan karşılıksız destek verdim.
Bu desteğimizi, çiftçimiz adına boşa çıkarırsanız, iki elim yakanızdadır Bunu bilin...
Haydi kolay gelsin.
Başarılar diliyorum...