Geçenlerde Trabzonspor’un çiçeği burnunda teknik direktörü Hüseyin Çimşir durup dururken neden “Özkan Sümer’i baş tacı(!) yapmak ihtiyacını hissetti. Bence bu beyanatın arkasında “Malum olan bir olayın sehven ilanı yatmaktadır”. Esasen böyle bir ihtiyaç ki Ünal Karaman’ın başını yiyen sebebin kendisine de musallat olabileceğini Trabzonspor’daki geçmişine istinaden anladığından, sanırım bu yanaşmayı yapmak zorunda kalmıştır. Bir de, acaba bu provoke operasyon içinde Hüseyin de yer almış mıdır, inşallah yoktur? Almış ise yani o da Ünal’ın altını oymaya iştirak etmiş ise daha vahim.

Eğer almış ise “Bu Dünya etme bulma Dünyasıdır”. İşte defalarca bendeniz ve bu yerel basın Özkan Sümer’in bu kulüpte kaldığı müddetçe burada şampiyon da olsanız kümeye de düşseniz kulüpte ve şehirde huzurun olmayacağını beyan etmiştir. Fakat kulüpte görev alan bazı yöneticiler sırf kendi çıkarlarının da idamesi için bu dikeni artlarında sineye çekmektedirler. Özkan Sümer’in, geçenlerde yine bizim gazetemizde çıkan bir haberde “Türk futbolunun iyi yönetilemediği” şeklinde ifadeleri ile gerek yabancıların kulüpleri işgal ettiği, gerekse fazla para verildiği ifadesi ile çelişkiye düşmüştür.

Bu kulübe zavallı Afrikalı çocukları toplayan güya yetiştirmeye çalışıp sonra vaz geçen, içi geçmiş Yugoları( Yugoslav futbolcuları) bu kulübün sırtına yükleyip iflasa sürükleyen, “Trabzon’un futbol tarlası kurudu” deyip bugünde olduğu gibi altyapıları berhava edip, Mustafa Akçay’ı, Sadi Tekelioğlu’nu, Giray Bulak gibi değerler sırf ona eyvallah demeyeceklerini bildiği için kulübün kapılarını onlara kapatan kendisidir. Yeri gelmişken, kulüplerin aşırı masrafından bahsederken kendisi açıklasın bakalım bu yaşta kulüpte ne iş yapıyor da kimine göre 60.000 TL kimine göre de 90.000 TL maaş almaktadır? Bir insaflı yönetici de çıkıp “Evet veya Hayır” diyemiyor. Konuşanlar da yönetimden ihraç edildi. Ünal Karaman bu kulübün aşırı transferine özellikle Sturridge konusundaki tavrından( Komisyon alacakların yolunu kestiği için) ayrıca Özkan Sümer’in galip gelinen maçların akabinde idmanlarda saha kenarına gelip adeta “Taktiği ve desteği ben verdim” ima edercesine Ünal Karaman’ı murakabe etmesine ve baskısına direndiği için Ünal’ın başını yedirtti. Yoksa bu takıma disiplin ve düzen getiren Ünal idi. HACIOSMANOĞLU’nun bu kulübe yaptığı en büyük hizmet Özkan’ın ayağını kulüpten kesmek olmuştur. Şimdi de Hüseyin muhtemelen kendi başını kurtarmak için kimlerin dümen suyuna girmesi gerektiğini futbolculuk ve yardımcı hocalık tecrübesi ile iyi bildiği için “Bayram değil seyran değil tuttu Özkan Sümer’in yanağını öptü(!)”. Yok Hüseyin, biz senden umutlu iken sen böyle fitne kaynaklarına yaslanmakla bu mesleği götüremezsin evlat. Gelecekte ise kendi kişiliğini ve performansını ne denli ortaya koyabileceğine bakacağız. Ahmet AĞAOĞLU’nun elbette gayretleri var, ama o da bu kulübün kadim fitne kaynağının şerrinden korunmak için, bunları zorunlu olarak sineye çekmektedir. Neticede yürüyüp giden bir takımın hocası Ünal Karamanın başının kim tarafından yenildiği Hüseyin ÇİMŞİR’in beyanatı ve muhtemel tedbir atağı ile belli ve ispat edilmiştir. Yemin olsun bu ikazı bir kızgınlık veya kin saiki ile yazmadık. Fakat artık bir sevda uğruna bu kulübün peşine düşüp hiçbir menfaati olmayan insanlar dahi sokaklarda bize bu zat hakkında ki sitemleri bizi de bezdirdi. “Yeter artık diyor insanlar” Bakalım Özkan Sümer zulmü artık nereye kadar devam edecektir?