7 Haziran seçimleri öncesi Trabzon CHP’de yaşanan gelişmelerle ilgili defalarca eleştirisel yazılar yazdım..
Volkan Canalioğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu tarafından önce kontenjan adayı gösterilmesi, sonrasında il örgütünün partiyi ‘işgal’ ettirerek Genel Başkan’a karşı verdiği gözdağının ardından Kılıçdaroğlu’nun U dönüşü yapıp Canalioğlu’nu kenara atması ve kontenjan kararını kaldırması üzerine defalarca yorum yaptım!
CHP’de bir Genel Başkan iradesinin olmadığının altını çizdim..
O günlerde yazdığım yazılar ortada..
Ama görülen bir gerçek var ki..
CHP bir CHP değil, kendi içinde 3-5 CHP..
Hiziplerin partisi..
İşte belgesi ortada..
Ani bir karar ile partisinden istifa eden eski müftü İhsan Özkes'in ‘CHP zihniyeti’ tanımlaması ile ilgili dile getirdiği tespitler çok şey anlattığı gibi, 7 Haziran öncesi Trabzon’da yaşanan gelişmelere de resmen ayna oldu.
Bir ibret vesikası gibi!
Bakın Özkes kendisi ile yapılan söyleşide neler söylemiş..
***
CHP'ye girişimi, vekilliğimi kime borçluyum biliyor musunuz? Önce Allah'a, sonra rahmetli Türkan Saylan'a. Kendini yalnız hissettiğinde Yasin-i Şerif'e sığındığını anlatmıştı. Kendisi vasiyet etmiş benim cenaze namazını kıldırmamı. Vasiyeti bilmeden kıldırdım aslında. Eğer o namazı kıldırmasaydım CHP beni almayacaktı.CHP cephesinde işe yaradı, Kılıçdaroğlu ile el sıkıştık. Önce PM'ye girdim, sonra vekil oldum.
***
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan ayrıldıktan sonra Lütfü Doğan 1977'de Malatya'dan milletvekili seçildi ve Diyanet'ten Sorumlu Devlet Bakanı oldu. Kayseri'den eski müftülerden Gani Aşık da var, vekil olan. 2002'ye kadar bir din adamı yok. Yaşar Nuri Öztürk girdi, 2 yıl sonra ayrıldı. 2010'da ben PM'ye girdim, 2011'de vekil oldum ve şimdi de istifa ettim.
Ne demek istiyorsunuz?
Net söyleyeyim. CHP'de bir vitrin malzemesi ve bir mevsimlik işçi muamelesi gördük hepimiz. Günü kurtarmak için yapılan hamleler. Bu durum uzun soluklu olmaz, olmuyor zaten. Niye olmaz? Olsaydı ben olurdum zaten. Benim kadar kucaklayan, mücadele eden, uğraşan, taşın altına elini koyan, tahammül sınırlarını aşan konulara bile sabreden yoktur. Ben CHP'lilerle toplantılarda "Kutlu doğum mesajı atmakla olmaz" bu diye bağıran eski solcu kafasıyla mücadele ettim. O solculara solculuğu ben daha iyi anlatırım, orası ayrı... Ama bu kafayla olmaz.
***
Kılıçdaroğlu ile baş başa görüştük, dedim ki: “İyi niyetinizden şüphem yok ama siz beni harcıyorsunuz. 1- İstemediğim halde belediye başkanı adayı yaptınız, arkamda durmadınız. 2- Hiç ilgim olmadığı halde Şişli olayında beni aracı kılıyorsunuz, netice başarısız. Ben yara aldım, niye ben? 3- Bana ‘Broşür hazırla’ diyorsunuz, birlikte karar veriyoruz, emir veriyorsunuz. Sizin emrinize rağmen il başkan yardımcısı ve ilçe başkanlarınız yapmadık şey koymuyor, bunu da size duyuruyorum, engel olmuyorsunuz.”
Ne dedi?
“Haklısın” dedi. Söylediği emrin arkasında durmuyor, sahiplenmiyor.
CHP'nin değişik bir delege yapılanması var. ‘Delege ağaları’ var. Genel başkan bu ağalara ‘Eyvallah’ etme durumunda maalesef. ‘Sizin gücünüz yetmiyor bunlara, bunlar sizi götürür biliyorum’ dedim genel başkana. Bu delege ağaları doğrudan olmasa da partiyi yönetiyor. Adayların belirlenmesinde, listelerin yapılmasında, PM yapılanmasında bu adamlar çok etkili.
***
CHP kendini bu kadar baltalamasına rağmen iyi oy alıyor o zaman..
Dediğiniz doğru. Halkın bunlardan haberi yok ki... Genel başkan iyi bir insan, çalışkan, dürüst ancak CHP'de değişiklik yapacağı zamanları, fırsatları elinden kaçırdı. Durumu idare etme halinde. ‘Allah yardımcınız olsun, size dua ediyorum’ dedim konuşmamızda. İş zor çünkü ne yardan ne serden vazgeçmiyor. Delege ağaları var, CHP dinamikleri var. Her biri başka telden çalıyor, her birinin amacı kişisel, hizipsel. Ve bunların trafik polisliğini de Kemal Kılıçdaroğlu yapıyor, idare ediyor yani. Daha ne diyeyim? Çıkmazın içinde, çıkmaza yön verecek, durduracak konumda değil.
***
İşte CHP’nin içine düştüğü ruh hali bu!..
7 Haziran öncesi Trabzon’da adaylık sırasında yaşanan olayları şimdi daha iyi analiz ediyorsunuzdur..
Sözün bittiği cümle ise..
“CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu trafik polisliği yapıyor, idare ediyor yani’
Vah ki vah!.