40 yılı aşkın bu konu ülke gündemini işgal ediyor ama daha tarif üzerinde bir anlaşma ve hemfikir yok.
Ülkemizde, ‘Kürt Sorunu’ , ne demek? Bir kere ismi bile yanlış söylüyoruz. Bu topraklarda hiçbir zaman Kürtler sorun olmadık ki böyle bir hitap olsun.
Doğru olanı Kürt’ün sorunudur. Oryantal zihniyetten uzaklaştıkça dimağlar daha da netleşecektir..
Siz Kürt meselesi deyince olayı daha lokalize ve etnik dar bir kapsama sokarsınız. Kürt’ün meselesi dediğinizde is olay daha şümul ve hak temelli bir yaklaşım olur.. Çünkü Kürt’ün meselesi aynı zamanda Türk’ün meselesidir. Tıpkı Kudüs olayında olduğu üzere.. Meseleye ırkı bakarsanız Filistin denen bir coğrafya ve halkın direnişi ama cihan şümul ve insani / İslami cepheden bakarsanız ise ilk kıblemizin işgali ve mazlum bir halkın soykırıma uğrayışını görürsünüz.
Diğer yanlış kullanım; Kürt kökenli vatandaşlar tanımlaması. Bir kere bu ülkede Türk kökenli ifadesi ne kadar yanlışsa Kürt kökenli hatta Boşnak, Arnavut, Zaza, Çerkez vs. ifadeleri de o kadar yanlıştır. Unutmayın ki bu topraklar en fazla Türk, Kürt, Boşnak, Arnavut ve Zaza’nın yaşadığı ülkedir.
Türkiye’de Kürt sorunu yoktur ama topraklarımız dışında Misak-ı Milli sınırları içinde Ortadoğu’da bir Kürt meselesi vardır. Bence asıl üzerinde durulması gerekende budur.
ABD’nin aykırı Başkanı için Alman kökenli lafının kullanıldığını hiç duydunuz mu? ABD’de de bunun tek istisnası var. Yahudi kökeni ifadesi o da üstüne basa basa kullanılıyor( güç ve bir yere gelme)
Aynı şekilde mezhepsel tanımlama da yanlış ve yanlış olduğu kadar ahlaki de değildir.
Ülkemizde Kürt’ün birincil sorunu ne? Birincil sorunu elbette ki terör örgütü PKK’dır. Bu sorun 85 milyonun da sorunudur. Diğer sorunlar ise o da ortaktır.
Bu konuda tartışılması gereken kurucu unsurlardan biri olan Kürtlerin, sahipsizliği ve yalnızlığıdır. Türkiye dışı topraklarda yaşayan Kürtlerde bizim bir parçamızdır. Erbil’deki Türk ile Kürt bizim için bir olmalıdır. Maalesef aynı hatayı Balkanlarda da yapıyoruz. Makedonya’daki 80 bin Türk’e öncelik verirken 600 bin Müslüman Arnavut’a aynı önemi vermiyoruz. Tuna nehrinin güneyinde yaşayan bütün Müslüman halklar bir bütündür ve etnik pencereden bakamayız.
20-25 sene önce bu konuları yaşadığımız şehirde konuşmak her babayiğidin işi değildi. Rahmetli Mehmet Kazancı ve rahmetli Mehmet Bahaattin Seçilmişoğlu kimsenin cesaret edemeyeceği konulara cesurca ve alt yapıları donanımlı olarak girerlerdi( Mekanları cennet olsun)..
O günlerde moda olan Diyarbakır güzellemesi vardı.
AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer.
BOP’un yolu Diyarbakır’dan geçer.
Halbuki biz ise şunu derdik; Yeniden yaşanılabilir büyük Türkiye’nin yolu Diyarbakır’dan geçer.
Dünyada ilk kimyasal bombalarla soykırım 1920’lerde Kuzey Irak’ta İngiltere tarafından Kürtlere uygulanmıştır. Bir diğer katliam ise 1980’lerde Kürtlere karşı ABD destekli Enfal operasyonu ve soykırımıdır.
Bu coğrafyada Türk Kürt ittifakı kaçınılmazdır. ABD ve Batı blokunun gözünde Kürtlerin miskal değeri yoktur. F.Castro’ya ait olduğu söylenen sözlerle ’PKK, ABD petrol şirketlerinin bekçi köpeğidir’.
Bizim gözümüz ve gönlümüzde ise dün olduğu gibi, bugün ve yarında kardeşlerimizdedir.
PKK ile müzakere edilemez hatta Kürtlerin, yaratılıştan gelen haklar( Anadilde eğitim, Kürtçe yer adları vs..), terör örgütüne meze yapılamaz. Örgüt silahlara veda ve kendini feshedecektir.
Bölgeden kanaat ve fikir adamı arkadaşlarımla görüştüğümde çocukların kahir çoğunluğunun okula başlarken Türkçeyi ana dili gibi konuştuğunu ifade etti.
Devletin resmi dili Türkçedir.. Devletin resmi dilinin Türkçe olması başka yer adlarının özüne dönmesi başkadır. Ayrıca bu toprakların dili olan Kürtçe, Zazaca, Lazca, Arapça vs. bizim zenginliğimiz ve gücümüzdür.. Sapla samanı birbirine karıştırmayalım.
Türkiye, 1960-1990’ların Türkiye’si değil. Dün ben Kürt’üm dediği için cezaevine atılan siyaset adamının bugün isminin havaalanına verildiği bir Türkiye’de yaşıyoruz.
1980’lerin marjinal sol sloganları ile meseleye yaklaşamayız.
Diyarbakırlı Sezai Karakoç ne güzel demiş,
“Kürt sorunu, Arap sorunu, Arnavut sorunu, Türk sorunu yoktur; İslam Milleti’nin parçalanmışlık sorunu vardır.’’
Olaylara ‘Dicle- Fırat İslam Federasyonu’ cephesinden baktığımızda tartışma çok farklı boyutlara gidecek ve gündemimiz işgal eden birçok konu bizim için OUT, sömürgeci zihniyetler için ise İN olacaktır.
Polemiğe girmeden ifade edeyim, devletimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ünde Suriye ve Irak ile gerçekleşecek bir federasyon veya konfederasyona sıcak baktığını ama dönemin şartlarından dolayı şimdilik rafa kaldırdığını da bilelim.
Duygu düşünce ve davranışlarınızdaki sağlık ve uyumun devamı dileğiyle esen kalın.