Trabzon; tabiri caizse AK Parti’nin oy deposu.
Hemen her seçim bu ispat tekrar ediliyor.
14 Mayıs, ardından 28 Mayıs’ta sandıktan çıkan sonuç bunun açık göstergesi.
Peki, iktidar partisi bunu nasıl başarıyor?
Anlatayım…

Kırgını da, küskünü de kenara çekilmeden seçim dönemi olsun veya olmasın partisi için ter döküyor.
AK Parti’nin en fazla tartışılıp ekonomi üzerinden topa tutulduğu dönemde dahi parti temsilcileri vatandaşın ayağına gidip hakaret işitmek pahasına siyaset yapıyor.
Partide birbirleri ile kanlı bıçaklı olan önceki dönem vekilleri/önceki dönem yöneticileri fotoğraf kadrajında el ele poz vermeyi başarıyor.
Listelerde yer almayan da, listelerin ilk sırasındaymış gibi koşturuyor.
Siyasi isimlerin bu çalışmaları gerçekleştirmeleri belki kendileri için kişisel ikbal beklentisi olarak yorumlansa da sonuçta parti için çalışılıyor ve sandıkta da bunun yansıması alınıyor.

Yani, muhalefetin yaptığını yapmıyorlar.
“Küstüm, oynamıyorum.” demiyorlar!
Sandıkta başarıya gitmek için kurulan Seçim Koordinasyon Merkezi’ni göstermelik süsleyip, muhalefetin yaptığı gibi akşam hava kararmadan kapıya kilit vurmuyorlar; gerekirse orada sabahlıyorlar.
Diğer partilerde olduğu gibi genel manada çok fazla İl-İlçe Başkanlığı krizi yaşamıyorlar, yaşasalar da “kol kırılır yen içinde kalır” mantığıyla bunu şehre yansıtmıyorlar.

AK Parti’yi başarıya götüren bu örnekler çoğalır gider…

Demem o ki; AK Parti teşkilatçı yapının gereğini Trabzon’da da iyi kullanıyor ve sonuca gitmeyi başarıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisi, muhalefet gibi iç çekişmelerle uğraşıp yerinde saymıyor, böylelikle seçim akşamları zaferi coşkuyla yaşıyor.