Öğretmenlerin muhatap olduğu tüm mevzuat ve süreçleri ihtiva eden, öğretmenlik mesleğinin beklentilerini karşılayan kanun ÖMK’dır. Önümüzdeki günlerde TBMM gündemine gelecek olan ÖMK hakkında hiçbir kimsenin tam olarak bilgi sahibi olmamasının izahı yoktur.

Kariyer basamaklarının oluşturulurken sınav tümden kaldırılmalıdır. Çünkü öğretmenlik mesleği bilme değil, bildiğini aktarma mesleğidir. Dolayısıyla kariyer basamaklarında tek ölçüt kıdem, tecrübe, hizmet yılı olmalıdır. Taslakta, 10 yıl hizmeti olan öğretmenlerimizin uzman öğretmenliğe, 10 yıllık uzman öğretmenlerimizin de başöğretmenliğe başvurabileceği söylenmektedir. Oysaki bir önceki Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer kariyer basamaklarında hizmet sürelerinin yarı yarıya indirileceğini ifade etmiştir. İktidar partisinin bir önceki Milli Eğitim Bakanı’nın bu taahhüttü hayata geçirilmelidir. 20 yıl ve üzeri görev yapan öğretmenlere başöğretmen unvanı verilmelidir. Uzman ve başöğretmenlik tazminatları emeklilik kesintisine dahil edilmelidir.

Liyakati esas alan, ehliyete dayanan, hakkaniyet zemininde işletilen yönetici atama usulü ÖMK’da yasal zemine kavuşmalıdır. Ülkemizde adalet zemininde yürütülen bir yönetici atama sistemini maalesef ihdas edilememiştir. Okul müdürlüğünün tali görev olmaktan çıkarılmalı, asli görev haline getirilmelidir.

ÖMK’da sözleşmeli, kadrolu öğretmen ayrımı kaldırılmalı, tüm öğretmenlerin 657 sayılı DMK’nın 4/A maddesine göre kadrolu ve mülakatsız atanmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız’ demiştir. Aksine Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, nitelikli öğretmen seçmek için mülakatı savunmaktadır. Tabi ki öğretmenler nitelikli olsun ama öğretmenin niteliği kısa süreli mülakatlarla ölçülemez. Öğretmenin niteliği; öğretmen yetiştirme sisteminde değerlendirilmesi gereken bir husustur. Bu noktada yapılması gereken öğretmen liselerinin yeniden açılmasıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı’nda elverişsiz koşulların hakim olduğu bölgelerde öğretmenlere Zorunlu Hizmet Tazminatı verilmelidir. 23 Ekim 2018 yılında açıklanan Eğitimde Vizyon Belgesi’nde ‘Elverişsiz koşullarda görev yapan öğretmenlerimize teşvik uygulaması getireceğiz’ ifadesi ile yer bulmuştur.

Eğitimde şiddetin önlenmesi, etkili ve caydırıcı tedbirler geliştirilmesi, eğitim çalışanlarının güvenli bir ortamda çalışmasının yasal koruma altına alınması sağlanmalıdır. Artık eğitim çalışanlarına yönelik şiddet vuku bulduğunda “tutuksuz yargılama ortadan kaldırıyor, verilen hapis cezası da ertelenmeyecek.” denilmektedir.

Milli Eğitim Akademisi kurulacağı söylenmektedir. KPSS başarısına göre alınan öğretmenlerimiz bir nevi adaylık sürecine tabi tutulacaktır. Programa katılacak arkadaşlarımız öğretmen olmayı hak etmiş oldukları için, öğretmen maaşlarını eksiksiz almalıdırlar.

Sıra tayin uygulaması hayata geçirilmelidir. Başarıyı teşvik eden, motivasyonu artıran bir ödül sistemi yasal zemine kavuşturulmalıdır. Her sene başında verilen Eğitime-Öğretime Hazırlık Ödeneği bir asgari ücret tutarında tüm eğitim çalışanlarına ödenmelidir. Ek ders ücretleri artırılmalıdır.

Şefler, müfettiş yardımcıları, maarif müfettişler, şube müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri ve il mili eğitim müdür yardımcıları maaşları nedeniyle mağdurdur. Bu kademelerde görev yapanların mali hakları revize edilmelidir.

Milli eğitimde yaşanan sorunlar ve çözüm yolları bellidir. Tüm eğitim çalışanları, Kanun taslağı TBMM’ye getirildiğinde ortak bir irade ortaya konulmasını ve ÖMK ilgili tartışmaların son bulmasını beklemektedir.