- Gerçek Hikaye-

Sabah erken saatler..
İşe gitmek için yola çıktım.. Her zaman olduğu gibi değildi bugün, evden uzak bir yerde kalmıştım.. Telefon çaldı ve Afgan uyruklu bir mültecinin eşini öldürdüğü haberi geldi.. Henüz değerli bir insan ile sabah kahvaltısındaydık ki, bu iş biraz canımı sıktı.. Haber kutsaldı gitmem gerekliydi.. Masadan kalktık ve araba ile birlikte hızlı bir şekilde İl Emniyet Müdürlüğü’nün önüne geldim.. Okurlar yazacağım haberi bekliyordu..
Asayiş Şube Müdürlüğü’nün önüne doğru hareket ettiğimde Cinayet Büro ekipleri eşinin zanlısı Afgan'ı yakaladıkları bilgisini öğrendim.. Artık bekleme vaktiydi.. Haber merkezine olay yerinde öğrenilen bilgileri geçmiştim. Sadece zanlının adliyeye sevki kalmıştı.. İl Emniyet Müdürlüğü’nün ek binasının önünde bulunan oturaklarda bekliyor Emniyet kafeterya sahibi İlhan ağabeyin getirmiş olduğu çayı yudumluyordum..
Hava sonbaharın son güneşini yapıyordu.. Erken saatler mesaiye gelen memurlar ve telaşlı şekilde pasaport ve ehliyet işlemlerini yapmak isteyen vatandaşlar bahçede geziniyordu.. Bu sırada ek binanın beyaz kapısı arasında yaşı henüz 4 ile 5 yaşlarında olacağını tahmin ettiğim küçük bir kız çocuğu koşarak çıktı. Çok sevimliydi.. Demir korkulukların arasından bana bakıyor ve gülümsüyordu.. Ben de sabah mahmurluğu vardı ama hafif çekik gözlü bu kızın gülüşü beni neşelendirmişti..
Bahçede onunla oynamaya başladım.. Beni peşi sıra koşturuyordu.. Ben de ona uymuştum.. Dakikalar böyle geçti.. Kantinden çikolata aldım ve ona verdim.. Bu sıra sağlık raporundan zanlı geldi fotoğraf makinemi elime aldım.. Tam çekiyordum ki az önce oyun oynadığım kız adama baktı ve el salladı ‘plar’ diye seslendi.. Durakladım ve dilini anlamadığım cümleler sarf ederek ‘mor’ dedi.. Sonra arkasından ağlamaklı yaşlı bir kadın geldi.. Çocuğu aldı ve gitti..
Çok geçmedi ki, acı gerçeği öğrendim.. Az önce dünyadan haberi olmadan benle oyun oynayan kız çocuğu annesini kaybetmişti.. Üstelik ben annesinin faili olan babasını bekliyordum.. Babasına meğer Peştuca plar yani baba diye seslenmiş, mor yani annem nerede demişti.. Evet, adını bilmediğim belki de habercilik gereği bilmem gerekliydi ama duygularımı karıştırdığım mesleğimde bu kıza kim "annen öldü diyecekti..?"
Kenarda bulunan mermer merdivene oturdum.. Gözlerimden yaş geliyordu.. Bir kadın ölmüş geleceğin kadını ise annesiz büyüyecekti..
 Bu böyle olmamalıydı..
Benim en kötü anılarım arasında hep sen yaşayacaksın Afgan kız...