Facebook sayfasında gezinirken bir arkadaşımın bu sözü paylaştığını gördüm. İtalyan Niccolo Machiavelli şöyle demiş: “Eğer bir millet, iktidarda bulunan kişilerin şereften, onurdan, ahlaktan yoksun davranışlarını, hırsızlığını yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet bir gün vatanını yitirir.”
"Ne kadar güzel demiş!" diye içimden geçirdim. İnanıyorum ki siz de öyle düşünmüşsünüzdür. Üstelik bu insan bunu 1500 yıllarında söylemiş. Bu zaman diliminde sözün hala geçerli olması da ayrıca düşündürücü! Demek her zaman diliminde toplumun davranışı çok da değişmiyormuş. Bu sözleri dile getiren insan dikkatimi çekince araştırıp tanımak istedim.
Niccolo Machiavelli 1469-1527 yıllarında yaşamış. Devlet adamı, askeri stratejist ve oyun yazarı. İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerinden biriymiş. Machiavelli siyasal düşünüşün laikleştirilmesi ve bilimselleştirilmesi gerektiğini savunucularındanmış. Aynı zamanda kiliseye de karşıymış. "İşte demokrasinin yerleşmesinde mücadele veren bir insan!" diye içimden geçiriyorum bunları okudukça.
Ancak okumaya devam ettikçe işin rengi değişiyor. Machiavelli’yi okudukça şimdiki yöneticilere dönmeye başlıyor. Machiavelli her ne kadar kiliseye karşı da olsa, laikliği savunmuş biri olsa da hükümdarın gerektiği zaman dini de alet olarak kullanması gerektiğini belirtmiş. Daha da ileri giderek, İtalyan birliğini kurmaya aday yöneticinin (dindar olsun ya da olmasın) son derece dindar görünmesini istermiş. Gördünüz mü adamın düşüncelerini?
Durun daha bitmedi. Machiavelli, insan doğasını, kötü ve bencil olarak tanımlarmış. Ayrıca, başarıya ulaşmak için her yola, her araca başvurulması gerektiğini savunurmuş. Bir devlet adamının siyasi tutumlarında bu gerçeği kabul ederek davranması gerektiğini savunur ve bencil olmak zorunda olduğuna inanırmış. Machiavelli'ye göre bencillerden oluşan bir toplumda bencil olmayan bir lider davasını başarıyla yürütemezmiş.
Siyasetin de kendine özgün özerk kuralları olduğunu belirten Machiavelli; siyasetin geleneksel ahlak kuralları çerçevesinde işleyen bir alan olmadığını belirtmektedir. Hatta siyasi liderlerin (hükümdarların) bir ülkeyi yönetirken ahlaki kurallar içerisinde hareket etmesinin zamanla ülkeyi bir yıkıma götüreceği fikrini savunmakta; yıkımlardan kaçınmanın yolunun ise gerektiğinde ahlak dışı yöntemlere başvurmak olduğunu ifade edermiş. Görüyor musunuz bir paragraf okuyarak hayran olduğunuz insanın neye dönüştüğünü?
Yazmış olduğu Prens kitabının 18. bölümünde hükümdarlara (o zamanın siyasi liderlerine) nasihat verirken, başarılı bir siyasetçi ve lider olmak için erdemli olmanın değil, sadece erdemli olarak görünmenin yeterli ve ideal olduğunu vurgulamaktadır. Aynı kitapta siyasetin ahlaktan bağımsız, kendi kuralları ile işleyen bir alan olduğunu irdelemektedir.
Bu düşüncede olan bir insan ilk paragraftaki sözü söylemiş. Ne tuhaf değil mi? Ne kadar da bizimkilere benziyor. Ben hep şuna inanıyorum; söylenen söze değil, davranışına bakacaksın bir insanın. Eylemlerle desteklenmeyen sözlerin hiçbir anlamı yoktur. Tamamen kandırmaya ve insanı aldatmaya yöneliktir.
Sonucu da şimdiki gibi yolsuzluk, yetkinin kötüye kullanılması, sıradan insanların dertlerine karşı kayıtsızlık, gençlere fırsat sunmayı başaramayan bir ekonomi ile sonuçlanır.
Kaynak: Vikipedi Özgür Ansiklopedi