Önce Fenerbahçe ardından da Beşiktaş tribünlerinde yükselen hükümet istifa sesleri, “İkinci bir gezi provokasyonu mu hayata geçiriliyor?” sorusunu akıllara getirdi. Tüm kurum ve kuruluşları ile asrın felaketinin yaşandığı 11 ildeki yaraları sarma çalışmalarını tüm hızı ile sürdüren hükümeti, tribünlerden istifaya davet etmek, anlamsızlığın ötesinde yersiz bir girişim.
Şuan ülke genelinde hükümet başta olmak üzere hemen hemen herkesin konsantrasyonu büyük deprem felaketinin yaralarını sarmak, hayatın yıkılan şehirlerde bir nebze olsun normale dönmesini sağlamak için insanüstü bir gayret gösterilirken, toplumun her kesiminin bir araya gelebildiği tek yer olan tribünleri karıştırmaya yönelik faaliyetler tehlikeli sonuçları beraberinde getirebilir.
Bazı kesimler tribünlerden yükselen bu sesleri masum ve demokrasinin gereği olarak değerlendirebilir. Ama unutulmamalıdır ki, ülkemize başta ekonomi, olmak üzere birçok alana darbe vuran gezi kalkışması da masumca ağaçların kesilmesini eleştirmek üzerinden başlamış ve daha sonra nasıl geliştiğini ve ne yönlere doğru gittiğine canlı şahit olmuştuk.
Hep söyleriz ya, toplumdaki genel kanı da bu yöndedir; 3 yere siyaset sokulmamalıdır.
Üniversitelere, tribünlere ve camilere (Ne yazık ki üniversite ve camilerde siyaset yapılıyor).
Üniversiteler de siyasetin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini, 1980 öncesinde en acı şekilde yaşandığını unutmamalıyız. Bazı kesimlere göre sıra artık stadyumlara gelmiş gibi duruyor. Hafta sonu iki stadyumun tribünlerinde yaşananlar bunun açık bir göstergesi.
Yukarıda da belirtiğim gibi stadyumlar her kesimden, her görüşten insanın bir araya geldiği mekanlar.
Karıştırılması en kolay olan yerlerin başında geliyor. Bu yüzden tribünler seçilmiş gibi.
Tribünlere siyaset sokulmamalı.
Hele ki futbolda özellikle ezeli rakipler arasında, ne yazık ki “deprem” nedeniyle de olsa “barış” ikliminin sağlandığı bu günlerde tribünleri provoke etme girişimleri, bu iklimin bozulmasına neden olabilecek gelişmeleri de beraberinde getirebilir.
Sağduyu sahibi herkes bu konuda dikkatli olmalıdır. Bu ülkede yaşayan herkes yönetim pozisyonunda olan hükümeti ve onu oluşturan üyelerini sevme ve sevmeme hakkına sahiptir. Yaptıklarını onaylamaya bilir. Ama bu vatanı bu devleti sevmek zorundadır.
Bir kimse eğer hükümet ve çalışmalarından memnun değilse, değiştirmek gerektiğini düşünüyor ve istiyorsa demokrasinin gereği olarak, bunu sandıkta yapmalıdır. Önümüzde önemli bir seçim var. Oy verme hakkına sahip her vatandaş tercihini yapacak. Ve çıkan sonuca da herkes saygı gösterecek. ;
Şu bir gerçek ki birileri stadyumlardan, olağanüstü günlerde bulunduğumuz bu dönemde ülkenin karışması için düğmeye bastı. Tek dileğim buna fırsat verilmemesi, bu olumsuz seslerin sadece geçtiğimiz hafta sonunda kalması ve devam ettirilmemesi, bu anlamda kulüplere de görevler düşüyor. Bu anlamsız ve yersiz girişimlerin hiçbir kimseye faydası olmaz.
Şunu da belirteyim, bu tehlikeli algıya alet olanlar, şu yanılgıya da kapılmamalı; hükümet depremin yaralarını sarmak için uğraşıyor, başka şeyler ile ilgilenmiyor, görmüyor, duymuyor düşüncesinde olmasın.
Sözün özü kimse stadyumların karıştırılmasına izin vermemeli ve göz yummalıdır.
Stadyumlara siyaset sokulmasına izin verilmemelidir.