Ben namuslu bir yazarım. Bir koku almadan kalem oynatmam. Hislerim de çok kuvvetlidir. Niye böylesine fahriyeli cümleler kurdum. Nedeni açık; yıllar evvel Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in Fetullahçı olduğundan şüphelendiğimi yazmıştım. Hatta Türk’e ve Türkiye’ye dönük muhabbetinden endişeliyim demiştim.
Sadece o mu, Bülent Arınç için de benzer sözler safetmiş onun Polis Özel Harekatı’nı “Silahlarında üç hilal ve Türk bayrağı var. Güneydoğu halkı tepki gösteriyor. Bu nedenle onları hava alanlarında bekçi yaptık” demesini dolaylı değil direkt terörün palazlanmasına katkı olarak eleştirmiştim.
Suat Kılıç için ise dünyada ısınamadığım tek insan yorumunu yapmış, kendisini Trabzonspor sevmez ilan etmiştim. Sadullah Ergin için yazdıklarımı hatırlamıyorum.
Evet bu dört eski AK Parti’li zevat için FETÖ ile alakalı bir dava açıldı. Davayı İstanbul Barosu avukatlarından Burak Bekiroğlu açmış. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçe sunan Bekiroğlu eski bakanlar Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Suat Kılıç ve Sadullah Ergin’in FETÖ yöneticiliği, silahlı terör örgütü ile fikir ve eylem birliği içerisinde örgütle irtibatlı olarak örgüt mensuplarını darbeye zemin hazırlamak için devletin kademelerine yerleştirilmesini sağladıklarını iddiasıyla suçlamamış.
Fiili irtibatları oldu mu onu bilmem. Onu hukuk bilir. Biz zannımızı direkt suçludurlar demeden dile getiririz. Ama şu bir hakikat ki Avukat Bekiroğlu şüpheliler hakkında İstanbul Emniyet Müdürlüğü üzerinden Meclis Araştırma Komisyonu’nun araştırma başlatmasını talep ettiği ifadeleri içeren dilekçe, savcılık tarafından kabul edildi.
Süreç nereye evrilir görceğiz.
Hiç sevmediğim şahsiyetler olsalar da yine de böyle isnatla karşılaşmaları Meclis'te görev yapmış olmaları hasebiyle beni üzmüyor değil.
Avukat Bekiroğlu, Bülent Arınç’ın FETÖ ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiğini öne sürerek, buna dair değerlendirmelere yer verdiği dilekçesinde, “Milli sırlarımızın FETÖ tarafından çalınması eyleminin kendi üzerinden gerçekleştirilmesine müsaade etmiş, bu şekilde kullanılmış olmasına rağmen her fırsatta eli kanlı silahlı terör örgütü liderini övmüş, ona laf getirtmemiştir” ifadelerine yer vermiş.
  “Tüm suç aletlerine el konulsun.”
  Bekiroğlu’nun sunduğu dilekçede, şüphelilerin FETÖ ile bağlarının ortaya çıkması halinde evlerinde, iş yerlerinde arama yapılması, cep telefonlarına ve suç aletlerine el konularak imajlarının alınması istenmiş. Dilekçede 4 bakanın FETÖ ile bağlantıları var ise araştırılması gerektiğine vurgu yapılarak, “Şüphelilerin 15 Temmuz terör saldırısında herhangi bir rolleri var mı, bunun tespiti gerekmektedir” denildi.
  Dilekçede eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in 8. sınıfta yapılan OKS sınavını SBS adı ile 6, 7 ve 8. sınıflara yayarak öğrencilerin 3 yıl da dershanelere gitmek zorunda bırakıldığına dikkat çekildi. Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk davaları sırasında görev yapan dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı en çok yanıltan isim olduğu öne sürüldü. FETÖ’nün spor alanındaki ranttan ve yönetimden de pay sahibi olabilmek için dönemin Spor Bakanı Suat Kılıç’ın vasıtası ile bu alana sızdığı iddia edilerek, “Suat Kılıç’ın Fethullah Gülen ile ilgili söylemleri incelendiğinde kendisinin yeni jenerasyon FETÖ mensubu gibi hareket ettiği izlenimi toplum gözünde hasıl olmuştur” denildi.