Bir memleketin özgür olabilmesi, kendi ayakları üzerinde karar verebilmesi için dışarıya bağımlılığı az olması gerekir. Sıfır bağımlılık zaten mümkün değildir. Ama en azından bunu minimize edebiliriz. Etmeliyiz de. Devletlerin dış siyaseti menfaate dayanıyor. İlke ve kural olmadığından menfaatin bize ne kadar yansıdığı önemlidir. Örneğin Almanya enerji bakımından Rusya ‘ya yüzde 50 oranında bağımlıdır. Almanya şu anki savaş ortamında Rusya’ya bir şeyler söylemek istediğinde bu yüzde 50’lik bağımlılığı hesaba katarak hareket etmek zorundadır. Aynı şekilde tahıl ambarı olan Ukrayna’ya yapılan saldırıda ister istemez tahıl da ve benzeri konularda Ukrayna’ya bağlı olanları da etkilemektedir.

Bizlerin Türklükten gelen gelenekte ve İslam dininde tembellik, zillet, dilencilik, başkasına yük olmak yoktur.  Müslüman kendi el emeğinin en tatlı ve helal rızık olduğunu bilerek çalışır. Peygamberler başta olmak üzere bütün kıymetli insanlar çalışmayı ihmal etmemiş ve hayatta birer meslek sahibi olmuşlardır. Bu bağlamda bizlerin üretim toplumu olma zorunluluğu vardır. Çünkü üretim toplumu üretimde, tüketim toplumu tüketimde ileridir. Tüketim toplumu ucuz olanı arar, üretim toplumu faydalı olanı arar ve fiyatını ödemekten çekinmez. Üretim toplumu ileriye bakar. Tüketim toplumu üreteni izler. Velhasıl tüketim toplumu en son çıkana sahip olmak ister, üretim toplumu ise en son teknolojiyi üretmek ister. Tarihte kurulan büyük İslam ve Türk devletleri çalışan ve üreten bir toplum inşa ederek başarmışlardır. Birçok buluşun perde arkasını araladığımızda Müslümanların çalışmaları ve katkıları apaçık ortadadır.

Dört mevsimi yaşayan ve verimli topraklara sahip bir ülke olarak üstümüze düşen görevleri yapmalıyız. Yapıyor muyuz? Eğitim noktasında çocuklarımızı üretime mi yoksa hazıra mı yönlendiriyoruz? Sistem üreten insanı hor gördükçe üreten toplum olamayız. Kısa yoldan şöhret olma yolunda koşan bir nesil üretim beşinde koşmaz. Ekranlarda, yani görsel ve yazılı medyada üretici kesimi çiftçiyi, sanayiciyi, Teknoloji gelişimi ile ilgileneler ve benzerlerini ön plana çıkarmalıyız.

Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonrada istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.