İlk iki yazımızda yakın geçmişe yönelik bazı hatırlatmalar yaptık, kimine göre “Google” çeviriciliği, kimine göre “sadece” sade ve hepinizin bildiği şeylerden bahsettik. Sorunumuzun “bilmek” olduğuna değil “hatırlamak” olduğuna inanıyorum. Sıcak sobanın el yakacağını herkes bilir ancak, yine de elinizi yakarsınız çünkü sobanın orada olduğun ve/veya sıcak olduğunu unutursunuz. Hatırlamak önemlidir yani hatırlamak demişken yine Trabzonspor'u hatırlayalım.

Trabzonspor’un gerçekleri gereği misyonu; Elindeki sınırlı imkanlarla sınırsız başarılar elde etmektir. Ekonomisi, nüfusu sınırlı bir kent ile İstanbul takımlarına hatta Avrupa devlerine meydan okumuş ve defalarca kez başarılar elde etmiş bir kulüpten bahsediyoruz. Trabzonspor'u büyük yapan ise bu başarıları tekrarlayabilmiş olmasıdır. Çünkü herkesin bildiğinin aksine sadece çay ve fındıkta değil futbolcu alanında da verimli topraklara sahiptir. Hemen hemen bütün lig takımlarında (1-2-3) bir 61 numaralı oyuncuya rastlarsınız. Kendi kadrosunda da neredeyse her dönem kendi çocukları oynar, Ali Kemaller, Cemiller, Necmiler, Hamiler, Fatihler ve daha niceleri. İşte bu çocuklar(!) Trabzonspor'u büyük yaptılar, gelecekte de onların önderliğinde büyük takım olmaya devam edecektir. Mesela kabul etmekte zorlananlar olsa da 2021 Şampiyonluk senesini Uğurcan ve Abdülkadir olmadan anlatamazsınız. Konu buraya nereden geldi? Hatırladım hatırlamaktan geldi, içerisinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılardan geldi.

Trabzonspor kendisine şampiyonluk yaşatan Antrenörü Sayın Abdullah Mucip Avcı ile 8 ay geçmeden tekrar anlaştı. Bu çok erken bir geri dönüş olduğu gibi mali bir yüktü de. Avcı, lig tarihi boyunca sürekli pahalı ve yaşlı kadrolar ile mücadele etmiş ve Trabzonspor'a gelene kadar bir kupa kazanamamıştı. Şimdi ise Trabzonspor bir yapılanmaya gitmesi gereken ekonomik bir dar boğazda iken Avcı seçimi gerçekten akıl karıştırıcıydı. Yine hatırlatma olacak ancak bu cümleyi UNUTMAYIN! “Trabzonspor ya küllerinden doğacak, ya da tarihin tozlu sayfalarında yer alacaktır.” Yani siz Avcı ile gençler ve yatırımlık oyuncular ile bir yapılanma yapamazsınız çünkü tarihinde yok. O halde neden geldi? Ekonomik durumumuz iyi de Başkanımız mı bizi yanlış bilgilendirdi? Ortada büyük bir tutarsızlık var, bütçeniz kısıtlı ise Avcı ne alaka yok bütçemiz var ise neden böyle bir açıklama yapıldı. Yönetime çağrımdır, bizlere doğru bilgiler verin ve verdiğiniz bilgilere paralel hareket edin, samimi olun ya Trabzonsporluluğunuzdan hiçbirimizin şüphesi yok.

Trabzonspor hayatta kalabilmek için kendi çocuklarına ihtiyaç duyar. Kendi çocuklarından kasıt yönetici olarak, taraftar olarak ve futbolcu olarak hepsinden bahsediyorum. Trabzonspor'u yönetirken kendi çocuklarını unutursanız, zarar verirsiniz, yazık edersiniz en iyi ihtimalle ayıp edersiniz. Mevcut Trabzonspor yönetimi ne yazık ki kendi çocuklarını unutmuştur, yok saymıştır. Bulduğu her fırsatta bu şehrin çocuklarını, yaptığı maç sonu açıklamalar ile adeta tiye alan, kulüp tarihinde olmayan (olsa da sonuçları belli olan) şeyleri normalleştirerek “Bunlar tarihimizde var” alayını devam ettiren bir Antrenör ile yoluna devam etmektedir. Haydi bütün bunları geçelim, Trabzon'un çocuklarını taraftarlarını yok sayalım, peki yine Trabzon'un çocukları olan futbolcularını ne yapacağız? Gençlerimiz Türkiye ve Dünya çapında yine tarih yazıyor, bu rezil alt yapı yönetimine rağmen. Ne kadarını değerlendireceksiniz? Yoksa yine köstebek avına mı çıkacaksınız.

Çözüm Trabzonspor'un kendi içerisindedir, misyonundadır çözüm, verimli topraklarındadır. Trabzonspor haddini bilmediği için büyüktür, kimse Trabzonspor'a ve onun çocuklarına haddini bildirmeye kalmasın çünkü o genetiğimizde yok. Son söz olarak Trabzonsporlu kardeşlerime şunu söylemek istiyorum, her kim Trabzonspor taraftarı sabırsızdır der ise ondan uzaklaşın renktaşlar, onlar İstanbul basınının bize yakıştırdığı “sabırsız” imajını size dayatanlardır. Hangi Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı resmi olarak şampiyonluk için 38 sene bekler? İnanmayın bu yalana en sabırlısı biziz, en çok seven ve sevdasından vazgeçmeyende biziz. Selam Trabzonuma…