İstanbul Ticaret Odası Başkanı, gençlerin mavi yakalı işlerde çalışmak istemediğini söylemiş. Mavi yaka ne demek, bunu da yazalım da bilgisi olsun bilmeyenin... Mavi yaka, “Sanayide çalışmak üzere yetiştirilmiş işçi demek dostlar.”

Hani şu işçi sınıfı diye sosyalist sistemde tabir edilen.

Ha tam da o işte.

Şimdi bu İTO Başkanı’nın konuşması üzerinden devam edelim.

Sanayi, endüstri, ağır işçilikte gençler neden çalışmak istemez?

Bunun iki sebebi var...

İTO Başkanı birinciyi sana yazıyorum canım. Gerçi sana cevap vermesi gereken kişi ben değilim sendikalar, lakin onlar da sarı sendika haline gelince, (daha çok kızsınlar diye açayım çokça patron yalakaları oldukları için işçi hakları istenilen seviyede verilmiyor) mesela, ağır sanayide genç işçi arıyorsunuz ya; ne iş yapacak.

Döküm endüstrisinde potalarda sıcak demir dökecek, kaç lira alacak? Asgari ücretten biraz fazla.

En kralı 5 bin TL alacak. İşi riskli, sağlıklı koşulları yok, mesai kavramı Avrupa’daki sanayi devriminden daha ötede kötü. Onları savunacak adamlar Ticaret Odalarında el pençe, sonra sen çık işçi yok. Evet, patron bey maalesef işçi yok. Üzülme ver hakkını, gelsin genç çalışmaya sen de kurtul.

Bu yazıyı okuyunca ne kızacaklar şimdi bu patron kısmı: “Ah ahhh (güldüm burada) deli edeceğim sizi. Sonra iyileştirmeyeceğim.

İTO Başkanı sayın bilmem ne, mesela sen en son işe aldığın en alt seviyedeki işçiye kaç lira “mayiş(!)” veriyorsun? Çık bize onu söyle.

İkinci kısım mesleki eğitim: Manyak gibi meslek lisesi bolluğu var bu ülkede. Hem de ne manyaklık ne manyaklık. Mesela Trabzon’un merkezinde bir tane vardı şimdi birkaç tane oldu. Atölyeleri olmayan meslek liseleri var. “Ne lisesi! üniversiteler var, atölyesi yok.”

Makine mühendisliğini bitiren bir kişi makineyi gerçekte mezun olduktan sonra görüyor. “Naylon değil de normal staj yaparsa orada da gören var.” Aşırı fazla okul açmak kaliteli birey yetiştirmek anlamı taşımaz. İş gücüne fazla işçi yetiştirdim diyerek övünenlere sesleniyorum. Metal teknolojisinden mezun sayısını fabrika gibi artırırsınız ama nitelik vermez iseniz durum bu hale gelir. İşçilik ucuzlar, kalite düşer, çalışan bulamazsınız.

Trabzon’un genelinde yirmiye yakın meslek lisesi var. Peki, Trabzon’da ağır sanayi ne durumda? Buna karşılık bu şehirde kaç tane deniz lisesi, tarım lisesi var? Bir iki tane deniz lisesi var, işlevsiz. Tarım lisesi yok. Ne oldu şimdi size? Gereksiz mavi yaka, gereksiz iş gücü. Böyle uzar gider, kitaplar yazılır bu meseleye.

İTO Başkanı’nı fazla ciddiye almayın sonuçta sermayeci.

GÜNÜN SÖZÜ
“Parası çok olan arsız, işçisini köle zanneder.” Arlı olana lafım yok.

MUHABİRE SALDIRDILAR
“Gazeteciyle-muhabir arasında uçurum kadar fark vardır. Bunu belirterek başlayalım bu bölüme. Gazeteci önüne gelenden olur, muhabir okuma-yazmayı bilenden olur.”

Şükrizmdeki tanımı yaptıktan sonra İhlas Haber Ajansı Muhabiri Mustafa Uslu’ya yapılan saldırıyı kınıyorum. Kocaeli’nde bir siyasinin kaçak yapısı ile alakalı haber yaptığı sırada saldırıya uğradı.

Sözüm devlete: Daha önce şahsım da defalarca saldırıya uğramış bir muhabir olarak demem şudur ki, “Muhabirlere görev başında iken yapılan saldırılar terör suçu sayılsın. Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılansınlar.”

Şimdi de ite-kopuğa bu sözlerim.

Gevşek herifler, garip bir muhabiri dövmek sizi kahraman yapmaz, aksine dünyanın en alt seviyesinde bir yere atar.

“EL Capo” diye bir dizi var, sizi oradaki “narkocuların” köpek gibi baktığı gördüğü insanlar gibi görüyorum. Sahiplerinize söyleyin zincirinizi iyi tutsunlar. Bu köpeklerin sahipleri, “Başıboş köpek eve kurt getirir.” Bir daha böyle bir durum yaşamamak dileğiyle.

GÜNÜN ŞİİRİ
Kamerama saldırdı,
İtin biri bağırdı,
Muhabirin kanı aktı,
Yetiş ya Mumcu yetiş ya Emeç.

YAN BAKTIN VERGİSİ
Bir çalışan “Mayişi(!)” bilmem ne kadar aldığında gelir vergisi veriyor.

“Mayiş(!)” ile markete gittiğinde “Katma Değer Vergisi” veriyor.

“Mayiştan(!)” Özel Tüketim Vergisi veriyor.

“Mayişla(!)” elektrikte bilmem ne vergisi veriyor. “

Mayişla(!)” ebesinden doğduğu için Genel Sağlık Sigortası adı altında gizli sağlık vergisi veriyor. (Evde doğan da veriyor, sadece devletten ebe yardımı alanları ilgilendirmiyor.)

“Mayişla(!)” kirasını ödediği dairede kalma vergisi, atık su ve çöp vergisi veriyor.

“Mayişla(!)” yanlışlıkla maliyeciye çarpsa neden yan baktın vergisi veriyor.

Ama bizim yabancı futbolcular, siyasetçiler, bazı iş adamları “Mayişlarından(!)” birşey vermiyor.

Zenginin “Mayiş(!)” çoğalıyor, fakirin “Mayiş(!)” ay sonu gelmeden “tekaüt” oluyor.

Bize de bu ay erken veda eden “Mayişa(!)” Allah rızası için Üç Kulhü Bir Elham rica ediyorum.

Okuyanlardan Allah razı olsun.