İnsanı yetiştirmek yerine teknolojiyi evlat edinip geliştirdik. 

Güven kelimesini sildik hafızalarımızdan.

Yerine güvenlik denen bir şey icat ettik. 

İlk sokak lambalarıyla başladık kuşatılmaya, karanlığı aydınlatmak bahanesiyse suretlerde suç aradık. 

Ardından kameralı sistemlerle donattık dört bir yanımızı. 

Hırsızı, yankesiciyi, tacizciyi, kundakçıyı, katili bulalım engel olalım derken neleri kaçırdık acaba? 

İnsanı eğitmek, doğruyu göstermek, yanlıştan uzak tutmak varken, geliştikçe kamçıladık metali.

İnsana ihtiyaç kalmayacak gibi yok saydık inançları. 

Din bile engel olamadı içimizdeki hırsa. 

Yalan günah, kul hakkı affedilmez iken, makinaların secdesinde uykuya daldık. 

Yaratılıştan bu yana Allah’ın yapmayın dediği her şeyi işleye işleye yasal hale getirmek üzere nasıl bir çabayla çalıştık?

Peki bu zamanda tam da şu anda, sorun kendinize insan insanlıktan ne kadarına sığıntı kaldı?

Sizi bilmem ama ben güvenmeyi tercih ediyorum. 

Çünkü; babamdan öğrendim biriktirmeyi mesela kimilerinden bir farkla...

Şöyle demişti bana, “Paranı harca oğlum, insanı biriktir, belki çok zengin bir adam olmazsın  ama birden fazla olursun.”

“Birden fazla.”

Ben de öyle yaptım. 

İyi insanlar biriktirdim fazlasıyla. 

İnancım o yöndedir çünkü. 

Dünyayı iyiler kurtaracak!

Sahi siz birden ne kadar fazlasınız?