Bilenler bilir, gençler için yazalım.
Ön libero uygulamasını Türk futboluna sokan ilk  kişi, Subat Abi’dir(Özyazıcı)
O zamanki tek sistem olan 4-3-3’te  Bekir’i orta üçlünün ortasında defansa yakın oynatırdı.
Gelen ilk topu karşılayacak..
Alamazsa bile stoperlerden önceki müdahaleyi yapıp rakibin dengesini bozacak.
Ve  de sağında solundaki ofansif orta sahalar hücuma gittiğinde onların yerine kademe yapacak, açıklarını kapatacak..
Hüsnü’yü de acemilik  döneminde  stoperden önce bu mevkide pişirdiği için biliyorum, bu oyunculara derdi ki, “Gerekirse  kaleci Şenol bile  hücuma gidecek, ancak siz yerinizi terk etmeyeceksiniz”

***

Gelelim 40 yıl öncesinden, günümüz Trabzonspor’una..
Takım savunması felaket  olduğu için hemen her maçta ortalama 3 gol yiyen.
En az o kadar mutlak gol pozisyonundan rakiplerin yararlanamadığı Trabzonspor’a.
Savunma dört adet defans oyuncusu değildir. Santraforundan başlar kalecinde biter.
Eğer  orta saha oyuncuların top ayaklarına geldiğinde oynar da, rakibe geçtiğinde arkalarından izlerse, değil 4, savunmaya 8 oyuncu, kaleye de  2 kaleci koysan değişmez..
 Adeta santra yapmaktan yorulursun!..

***

İlk yarıda görüldü ki Trabzonspor orta sahası topla oynama yönünden becerikli.
Asıl sorun top rakipteyken başlıyor. Çünkü, Mehmet Ekici’nin de, Özer Hurmacı’nın da, Constart gibi geri vitesleri yok!
Bu yüzden topu alan neredeyse Trabzonspor kalecisiyle karşı karşıya kalıyor.
Medjani ile Salih zaman zaman bu görevi üstlendi ancak, onlar da  kaptıkları topları yeniden rakibe attıklarından  bu sefer onu kapmak için koştular.
Yani, boş yere benzin yaktılar!..

***

Bu yüzden Trabzonspor’un en elzem transferi, kesinlikle takviye isteyen bölgesi  ön liberodur.
Hem de öyle başka mevkilerden devşirilmiş değil,  ön libero gibi bir ön libero.
Hatta  bir değil, iki adet..
Bu sorun  giderilmedikten sonra  değil Erkan Zengin’i  almak,  Messi ile Ronaldo’yu çift santrafor oynatsan bişe değişmez..
Şimdi 29 atıp 28 yedik ya..
Böyle bir savunmaya gol yetişmeyeceği için,
O zaman da 49 atıp, 48 yersin!..

***

Elbette generallerin de büyük rolü vardır ancak,  savaşı kazanan askerlerdir!
Askersiz ordunun generali Fatih Sultan Mehmet olsa ne yazar!