Trabzonspor M.P, Avrupa’da Markovic’in eliyle verdiği Kazan maçından sonra zorlu Fenerbahçe deplasmanına çıktı.
Maçın ilk yarısında baskılı ve iyi savunma yapan Fenerbahçe karşısında, hücumda oldukça zorlanan Trabzonspor M.P izledik. İlginç olan durum ise Trabzonspor’un işine gelen yavaş tempo oyununa Fenerbahçe’nin de ayak uydurmasıydı. İbrahim oyunda olduğu bölümlerde başarılı yardım savunması yapınca Trabzonspor savunmada başarılı görüntü çizdi. İlk yarı genelinde Datome haricinde Fenerbahçe takım olarak bulduğu boş atışlardan da yararlanamayınca skor olarak kısır bir ilk yarı izledik.
İlk yarı sonuna doğru Kinsey’in sakatlanması ikinci yarı için ve sakatlığın ciddiyetine göre ilerisi için çok kötü bir haber oldu.
İkinci yarı itibariyle giderek yükselen tempoda oyun Dixon önderliğinde Fenerbahçe kontolüne geçti. Ancak Trabzonspor kenarda unutulan Kulig’in oyuna girerek hem hücum hem de savunmada maça damga vurduğu bölümle maçı tekrar dengeye getirmesini bildi.
Son çeyrekte ise iki takım da tamamen hücuma yoğunlaşarak savunmaları ikinci plana attı ve giderek yükselen tempo Fenerbahçe’nin işine geldi. Coach’un geldiğinden beri doğru yapamadığı rotasyon ve oyuna müdahale zamanlaması bu maçta da canımızı yaktı. Kulig’in faul problemiyle kenara gelmesi de bu noktada savunmada yaşanan problemlerin ana sebebiydi
Fenerbahçe gibi kaliteli kadro ve iyi bir coacha sahip takımı bu kadar konsantrasyon problemi yaşadığı maçta yenmek zorundasınız. Daha evvel de altını çizdiğimiz gibi, ciddi rakiplere karşı oynadığımız bu maçları kazanamazsak seviye atlayamayız. Kaldı ki artık ligimizde her takım her takımı yenebilecek güçte ve Fenerbahçe’ye karşı kazanmak o kadar da büyük bir olay değil, hele de bu kadar konsantre olamamışlarken.
Sezon başından beri her maçın başında Sertaç’ı 6-8 dakika oynatıp maçın kalanında süre vermemek, Kulig’i bir devre kenarda bekletmek, Kinsey’in yokluğunda bile Erdi ya da İbrahim’i düşünmemek gerçekten açıklama gerektiriyor. Markovic eleştirenleri iğnelemek ve duymazdan gelmek yerine biraz kulak verse, en azından kendine özeleştiri yapabilmeyi öğrense çok iyi olacak. Aksi takdirde olan Trabzonspor M.P’ye oluyor.
Bugün baskılı savunma karşısında topu rakip yarı alana götürmekte ne kadar zorlandığımızı ve daralan sürede oyun kuramayarak hücum düzenimizin nasıl bozulduğunu hep birlikte gördük. Defalarca yazdık ama tekrarlayalım: DJO çok iyi bir şutör guard olabilir ancak oyun kurucu değil. Saf oyun kurucu eksiğini de konsantre bir şekilde baskılı savunma yapan takımlara karşı sadece pasör uzunlarla kapatamazsınız.
Son bir not da Berkay için eklemek istiyorum: Kinsey’in yokluğunda bugün sınıfta kaldı. Sezon başından beri hem kısa hem de uzun forvet olarak ciddi manada süre almasına rağmen oyunun iki tarafında varlığı ile yokluğu belli değil. Coach tarafından kendisine yüklenen takımın 6. adamı rolünü hiç de iyi kullandığını söyleyemeyiz. Onun da Markovic gibi özeleştiri yapması doğru olur.