Şirāze kelimesini birçok yazı erbabı kullanır. Genelde bir şeyin sentesini kaybetmesi, işin rayından çıkması anlamında kullanılır. Sözcüğün gerçek anlamı ise; dikiş, kitabın sırt dikişi şeklindedir. Farsça bir kelime olan şirazeyi yalnız yazarlar değil siyasetçiler de sıkça kullanır.
Bir siyasetçi rakibinin ipe sapa gelmez yakıştırmalarını gördüğünde “işi şirazesinden çıkarıyorlar” diye savunmaya geçer.
Kullanımların çoğu doğru ve yerinde ifadeler olur. Kavramın doğru kullanılması bilgiyle kullanılmasından değil taklidi kullanımın genelde aynı kapıya çıkmasındandır.
Bir de Arapça şāḳul kelimesi var. Şakulun anlamı "ipe asılı bir ağırlıktan oluşan duvarcı aleti, çekül" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük İbranice ve Aramice/Süryanice şǝḳālā "ağırlık, sıklet" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük İbranice  "tartmak, ağır olmak" kökünden türetilmiştir.
Bu sözcüğü de siyasiler şiraze kadar çok kullanır. Muhalifler yapılan bir işi farklı açılardan değerlendirdiğinde "Bunların şakuli kaymış, işi hep tersten alıyorlar" şeklindeki cümlelerle eleştirilere yanıtlar verildiğine şahit oluruz.
Kavramların siyasilerin ağızında yeni ifadeler yaratmada argümanlaşması kötü bir şey değil.
Hatta onlar kullandıkça halkın öğrenmesi, kavramların içeriklerini içselleştirmesi daha kolaylaşır.
Dinleyerek beslenen bir toplum olduğumuz için bu nevi çeşitlemeler toplumun zihinsel ivme kazanmasına yardımcı olur.
Buradan varacağımız netice siyasilerin bir de öğretmenlik yanlarının olduğudur. O nedenle siyasetin girdabı içinde bulunanalar, kendilerini zenginleştirecek okumalara devam etmeleri, zor olsa da büyük fedakarlıklarla bundan uzak durmamaları elzem bir ihtiyaçtır.
Büyük fikir adamlarının kitapları siyaset erbabının hep dokunacağı kadar yakınında bulunmalı, çevre ve ev halkı onları bu okumalar sırasında rahat bırakmalı, asla inkıtaya uğratmamalıdır.
Türkiye daha çok kendini yetiştirmişler tarafından değil siyasi yelpazenin tepesindeyken yetişenler tarafından yönetilmiştir. Bu tenkitlik bir mevzu olsa bile dediğimiz gibi okuyarak değil de dinleyerek (sohbetle) mesafe alan bir toplum oluşumuzun son tahlildeki yansımalarıdır.
Bilge kıvamında kaç liderimiz olmuştur tarihin tarhları arasında. Daha çok bir bilgeye yaslanan, o bilgenin ışığında yürüyen yöneticilerimiz olmuştur. Kendini bilgelik seviyesinde, filozofluk mertebesinde konumlandırmış liderimiz hemen ki sıfırdır.
Şiraze ve şakul kelimelerini farklı bağlamlarda kullanmak bilgelik değil tabi. Bilge bir filse sen de filin hortumundan püskürtülen bir püskürük olabilirisin.
Evet, insan kelimelerle düşünür. Kelimelerin kaynağı kitaplar, lugatlar...
Zirvede olmak bilmek değildir. Zirvenin rüzgarı bol gribi fazla olur.
Orada sağlıklı kalmak mirac yolundaki gibi iyi beslenmişlik gerektirir.