Bugün kimi siyasiler “zorlandıkça”, çok uç, hatta hiç ağza alınmaması gereken bir sözcüğü dillerine doluyorlar. Bilerek, isteyerek hukuku-yargıyı-adaleti zan altında bırakıyorlar. “Cehaletten” yararlanarak “bilgi ve anlam kirliliğine” yol açıyorlar. Hatta yerli-yersiz kullandıkları için de anlam erozyonuna neden oluyorlar. Kutuplaştırıcı, itici, ayrıştırıcı, suçlayıcı bir politikayla halkı aldatıyor, kandırıyor, demagoji yapıyorlar. “Terörist” diyorlar ama terörist dedikleri insanlar ne kadar acıdır ki, terörist değildir.

Eskiden ahlaksızlık, namussuzluk, hırsızlık, vurgun, soygun, talan yapıldığında; dövüş, kavga, karışıklık olduğunda, faiz, enflasyon, fiyatlar, döviz arttığında, bir düzensizlik olduğunda hemen, “Bu işte bir komünist parmağı var” denirdi... Tıpkı Ekrem Dikmen’in, ömrü savaş meydanlarında geçen İnönü’ye “asker kaçağı” demesi gibi…“Kel alaka” yerlerde kullanılan bir sözcük oldu terörist.

Terörizm: Herhangi bir amaç uğruna, konuyla ilgisi bulunmayan bireylere yöneltilmiş şiddet eylemlerinin tümüdür. Terörist: Siyasi davasını kabul ettirmek için karşı tarafa korku salacak, panik yaratacak davranışlarda ve eylemlerde bulunacak kişidir. İşin içinde “silah, bomba, yakma, öldürme, kaçırma, tehdit, şantaj” gibi eylemler mutlaka vardır.

Siyaset, “kendinden olmayan, karşısında duran, oy vermeyen, görüş ve düşüncesini desteklemeyen, eleştiren, muhalefet eden” herkesi “teröristlikle” suçluyor. Oysa terörist, eylem insanıdır. Eylemlerini “şiddetle, silahla, patlayıcı ve yangınla” gerçekleştirir. “Daha çok ses getirsin, daha çok korku, yılgınlık, teslimiyet ve panik yaratsın” diye, “önemli kişileri” öldürdükleri gibi geniş çaplı katliamlar da yaparlar, uçak kaçırırlar, gemi batırırlar, alışveriş merkezini yakarlar. Cana, mala zarar vermekle, etrafı kan gölüne çevirmekle, insanların elinden yaşama hakkını almakla “insanlık suçu” işlerler…

Eyleme dönüşmeyen hiçbir düşünce, yazı, kitap, bıroşür “terörist” olmadığı gibi “suçlu” da değildir. Siyaset kendinden olmayanlara, devletini, milletini, vatanını, toplumsal değerlerini seven, sayan, onlar için gözünü kırpmadan canını verecek olanlara, hakkında ne bir soruşturma, ne bir kovuşturma, ne bir vergi cezası, ne asker kaçaklığı muamelesi yapılmayanlara, yasaların belirlediği hiçbir suçla anılmamış pirüpak insanlara “terörist” demekle, terörü, terörizmi ve teröristi aklamaktadır. Bu sözcük vara yoğa her yerde herkese karşı kullanılamaz. Kararı verecek olan siyaset değil, yargıdır. Gerekli gereksiz kullanılırsa teröristin bir anlamı kalmaz.

Cehalet, kimi zaman o denli ileri gidiyor ki, anlamını bilmedikleri “anarşist, nihilist, ateist, pırovakatör” sözcüklerini de teröristle eşanlamlı kullanıyor. Pek çok konuda da “lafını bilmez” kimi siyasiler, çam üstüne çam deviriyorlar, lafının gideceği yeri kestiremediklerinden eleştirilince de “onu demek istemedim, lafımı çarpıttılar” gibi gerekçelerle pirincin taşını ayıklamaya çalışıyorlar.

Bırakınız terörist suçlamasını: Kötü anlamda insanın aklından geçenler nasıl günah kabul edilmiyorsa, eyleme dönüşmemiş düşünceler suç sayılamaz. Yapılmamış eylemlerden ötürü kimse terörist olmaz.

Bu konuda en çok “hakkında suç duyurusunda bulunulan ve gözaltına alınan” gazetecilerdir. Gazeteci izlenen siyaseti beğenmeyebilir, karşısında durup eleştirebilir. Bu konudaki haberleri, yorumları, düşünceleri açıklayabilir. Ortada hakaret, küfür, aşağılama, iftira, yalan ve uydurma haber, saygısızlık, terbiyesizlik yoksa, “basın ahlak yasasına uyuyorsa”, “terörist” diye yargı önüne çıkarılması, hukuksuzluktur, adaletsizliktir, anayasal temel hak ve özgürlükleri çiğnemektir. Suçsuz bir insana suç isnat etmek iftiraların en ağırı, en büyüğüdür, insanları karalamak, lekelemektir.

Biraz özeleştiri yapmak gerekmez mi? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymayı Anayasa’sında taahhüt eden hükümetler, kararlara uymazsa ülkelerini ne duruma düşürürler! İstanbul Sözleşmesi’ni tek taraflı kaldırmakla ülkenin prestiji ne olur!

PKK terörist bir örgüttür, PYD, LPG, IŞİD, ELKAİDE, ELNUSRA, FETÖ de… Ellerinde silah, patlayıcı ve tüm savaş araçları var ve kullanıyorlar. Kimi devletler dışında, her ülke bu örgütleri terörist listesine aldı. Amaçladıkları toplumlarda ölüm saçıyorlar, uygarlık kalıntılarını yakıp yıkıyorlar.

Özgürlükleri Anayasal teminat altında olup kendilerine oy vermeyen yurttaşlar, eleştiren gazeteciler, karşı duran muhalifler bu koşullar altında nasıl terörist olabiliyorlar? Onları “terörist” diye itham altında bulundurmak, yapılabilecek saygısızlığın ve töhmetin en büyüğüdür.

Nasıl yakıştırılıyor böyle ithamlar?

Sağlıkla, sevgiyle kalın…