Siyasette de bir seviye, bir sevecenlik ve de bir candanlık olması gerekmez mi?

Elbette bunların hepsi gereklidir.

Siyasetçiler ağzından çıkan lafları, yarın bir bir yüzüne bakacakmış gibi iyi tahlil edip ona göre lâf söylemeli. Yarın yüz yüze gelindiğinde, utanacağı ve yüzünün kızaracağını bilmelidir.

Bu her siyasetçi için geçerlidir.

İkinci önemli meselemiz; her siyasetçinin, siyasette ülkenin birliği, beraberliği ve bölünmez bütünlüğünü savunmak olmalıdır. Hatta bu anlayışta, siyasetçiler birbirleri ile yarışa ve rekabete girmelidirler. Çünkü ülkemizin, vatanımızın en önemli meselesi budur. Vatan olmadan hiç bir şeyin önemi yoktur. Vatan olmadan, tüm değerlerimiz tehlikededir. Yaşamamız, canımız, inanmamız, namusumuz, malımız mülkümüz, velhasıl her şeyimiz tehlikededir. Bu böyle bilinmelidir. Ben, hangi siyasi partiden olursa olsun, yanlışına asla doğru demeyen bir anlayışı benimseyenlerdenim. Bunu Trabzon’da siyasetle uğraşan herkes bilir.

Doğrulara asla yanlış diyemem.

Yanlışlara da asla doğru diyemem.

Bu benim hem imanımın, hem inancımın, hem kişiliğimin, hem de adamlığımın gereğidir.

Trabzon’da bir iki gündür, manşetlerden düşmeyen bir siyasi partinin bir milletvekili doldurup boşaltıyor.

İyi de, bu doldurup boşaltma, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne kast etmiş hainlerin, alçakların hoşuna gidiyor, onları memnun ediyorsa, işte orada sana dur deriz arkadaş. Sen ne yapıyorsun, bu senin yaptığın siyaset değil, düpedüz karalama, algı yaparak itibarsızlaştırmadır. Bu bağırmanız, bu çağırmanız, belki sizin taraftan bazılarının hoşuna gidebilir. Ancak; yaptığınızla bu ülkeye, bu vatana zarar veriyorsunuz. Buradan böyle haykıramazsınız demek ve tepki koymak Karadeniz’in dalgaları kadar engin olmayı gerektiriyor.

Trabzon insanı, Karadeniz’in dalgaları kadar engin, gökyüzü kadar vakur bir duruşa sahiptir.

Yeri geldi mi vakur, yeri geldi mi de Karadeniz’in dalgaları gibidir. Nerede eseceğini, nerede duracağını bilir.

İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu, bu ülkenin İçişleri Bakanı’dır. Onun da bazı çıkışlarında hataları olabilir, yanlışları da olabilir.

Ancak onun PKK, PYD, YPG hainlerine, katillerine karşı, onların anlayacağı bir dille konuşmasından biz hiç rahatsız olmuyoruz, siz neden rahatsız oluyorsunuz. Bu rahatsızlığınızın sebebi, sizi bu vatan hainlerinin ekmeğine yağ sürmek gibi bir yanlışın içine düşürmüyor mu?

İstanbul’da Beyoğlu’nda patlatılan bir bomba ile altı canı alan, onların içinde küçücük masum bir yavrumuzu parçalara ayıran ve bizden koparanlar, birçok insanımızı yaralayanlar, bizleri derin ve sonsuz bir acıya boğanlar, bu PKK, PYD, YPG hainleri alçakları değilimdir.

Siz, bunlara karşı amansız bir mücadele veren, Sayın Süleyman Soylu’yu eleştirmek ve onun verdiği başarılı mücadeleyi itibarsızlaştırmak için yaptığınız çıkışların, bu bombayı patlatanların tarafında destekleyici bir algı oluşturduğunu görmüyor musunuz?

Yaptığınız açıklamalardan anlıyoruz ki, bu yanlışı asla göremiyorsunuz veya görmek istemiyorsunuz.

Siz bunu görmeseniz bile, biz bunu çok net bir şekilde görüyoruz.

Siz ve sizin gibi düşünenleri biz asla ama asla kabul etmiyoruz.

Bizler; bu ülkenin, bu milletin bölünmez bütünlüğüne kast eden tüm hain terör örgütlerine karşı, kim olursa olsun, hangi dille, hangi yöntemle amansız bir mücadele veriyorsa, onu sever, bağrımıza basar ve onun arkasında, yıkılmaz bir kale gibi dururuz.

İşte Sayın Süleyman Soylu, bizim için böyle bir vatan evlâdıdır.

Ülkemizin bölünmez bütünlüğüne, milletimizin birlik ve beraberliğine kast eden tüm dahili ve harici düşmanlarla olan amansız mücadelemiz, sonsuza kadar devam edecektir.

Bu yolda büyük bir mücadele veren, İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun ve tüm kahraman güvenlik görevlilerimizin Allah yar ve yardımcısı olsun.