En uzun yıllardan birini daha yaşadık ve artık bitmek üzere.
Siyasetten ekonomiye, eğitimden sağlığa derin dalgalanmalar gerçekleşti.
Acı dolu izler, sarsıcı travmalar oluştu.
Son tahlilde “yılın dramı” üzerinde bir görüş oluşturmaya çalışırsak sizce hangi olay öne çıkar acaba.
Öyle sanırım ki, başta siyaset ve ekonomi olmak üzere birçok konuyu sıralama için yarıştırırsınız.
***
Bence yılın dramı, yangın.
“Orman yangınları” Ege-Akdeniz yangınları ve diğerleri.
Yaşadığımız bütün felaketlerin önüne geçti orman yangınları.
Ege ve Akdeniz ormanlarıyla birlikte yüreğimiz ve geleceğimiz yandı.
Kararan şafaklar, küllenen ufuklar, azalan oksijen ve gittikçe daralan yaşam alanlarımız.
Bütün canlılarıyla birlikte bir büyük dünya alevler arasında yok olurken, bizde cehennemle tanışmış oluyorduk.
***
Peki bu yangınların sebebi neydi?
Küresel iklim değişiklikleri mi, yoksa ormana ve onun eko sistemine sürekli müdahalelerimiz mi?
İhmallerimiz mi, ihanetlerimiz mi?
Kundaklama mı, koruyamamak mı?
Anız yakmak mı, yeni rant alanları yaratma girişimleri mi?
Sebep her neyse.
Belli ki işin merkezinde insan var. Ormana karşı “Orman Kanunu” uygulayan insan.
***
Bir diğer soru, yangınların söndürülme süreci neden uzadı?
Hazırlıksız olmak mı yoksa donanım zayıflığı mı?
Eleman yetersizliği mi, teknik yetersizlik mi?
Yeteri kadar önemsememek mi, topyekûn seferber olamamak mı?
Sebep her neyse.
Belli ki çölleşen bir geleceğe doğru hızla sürükleniyoruz.
Öte yandan bu drama eşlik eden diğer olumsuzluklar da artarak devam etti: Seller, su kaynaklarımızın hızla azalması, göl alanlarımızın yok olma sınırına dayanması, taş ocaklarının ormanları kemirmeye devam etmesi ve ölçüsüz betonlaşma.
***
Peki orman bizim neyimiz?
Piknik ve mangal dünyamız.
Taş ocağı alanlarımız.
Kaçak kesim sahalarımız.
Çöplerimizi gönül rahatlığıyla bıraktığımız atık depolarımız.
Manzaralı bölümlerine irili ufaklı kaçak yapılar kondurup sonrasında da imar affı beklediğimiz doğal mülklerimiz.
Altın arama işletmelerimiz.
Kaçak ya da yasal avcılığımızın poligonu.
Daha neler neler.
Belli ki ormanlar bizim her şeyimiz!
***
Siyasi ve ekonomik dalgalanmalar durulabilir ama orman yangınlarının yarattığı yıkımın telafisi olmayabilir.
Bilmeliyiz ki, yeni yangınların ve yıkımların önüne geçemezsek, torunlarımıza miras bırakacağımız vatan, “Çölden bir dünya” olacaktır.
O halde bu kötü gidişi durdurmak neler yapılmalı?
Başta okulla ve camiler dolmak üzere diğer bütün kurumlar; bir taraftan orman ve doğa sevgisi, diğer taraftan da eko sisteme saygı konusunda bilinç oluşturmak üzere kalıcı seferberlik içerisine girmeli.
İtfaiye kurumu en son teknoloji ile donatılmalı ve bütçesi güncellenmeli.
Orman koruma yasası güncellenip, cezalar tavizsiz uygulanmalı.
Ve bu çerçevede evrensel uygulamalar incelenip ülkemize aktarılması ivedilikle gerçekleştirilmeli.
***
Türk insanı vatanseverdir. Bu alanda ki vatanseverliğimizi söylemden eyleme geçirmeliyiz, hem de hemen.
Türk kimliğinin “Gönlünde orman, elinde fidan” tanımı ile tanımlanabileceği günleri görmek üzere.
Orman sevgisinin yangın gibi ülkeyi saracağı günlere özlemle.