Ülkemize güzellikler getirmesini dilediğim bayram günlerine yaklaşıyoruz. 

Sağlıkla, huzurla ve barışla; coşkulu bir bayram yaşarız umuduyla bir bayram yazısı kaleme almak istedim.

Kaşgarlı Mahmut’a göre bayram kelimenin aslı “bedhrem”dir. Müslüman oğuzlar bu kelimeyi “beyrem” şeklinde kullanmışlardır.

Türklerin “bayram” diye kullana geldikleri kelime dilimize Farsçadan girmiştir.

Ve yine Kaşgarlı ’ya göre “Bayram; eğlenme, sevinme, gülme ve mutluluk” günüdür.

    &&&&

İslam öncesi Türk toplumları da yılın belli dönemlerinde bir araya gelerek büyük çaplı eğlenceler düzenliyorlardı. Türkler; Orta Asya’daki dönemlerinde hayatlarını derinden etkileyen doğa olaylarını ve destanlarını konu alan törenler, festivaller daha geniş anlamıyla toylar ve eğlenceler düzenlerlerdi. Buradan anlaşılacağı gibi İslam öncesi Türk toplumlarında bayram, dini olmaktan çok ulusal nitelikler taşımaktaydı.

    &&&&

İslamlaşma sürecimizle birlikte iki dini bayram Türk Kültür dünyasında yerini aldı.

Sûkun, barış ve mutluluk anlamları içeren bayram Türk İslam kültüründe çok özel bir yer edindi. Türkülerimize, şiirlerimize, atasözlerimize, deyimlerimize kısaca hayatımıza en merkezden girerek değerli kültür unsurlarımızdan biri oldu.

Şimdi nasip olursa “Ramazan Bayramı’nı” kutlayacağız.

Ramazan Bayramı, Fıtır bayramı (Iyd-ı Fıtır), Şeker bayramı gibi isimlerle tanımlanan “Oruç bayramı” Hicri Şevval ayının ilk üç gününde kutlanır.

Şeker bayramı tanımlaması artık pek kullanılmıyor. Bu tanımlamanın; bayram namazından sonra şeker dağıtılması uygulamasına dayandığı rivayet edilir. 

    &&&&

Şimdilerde yaygın olarak kullanılan tanımlaması ile Ramazan Bayramı; sevgi, barış, huzur, iyilik, yardımlaşma, dayanışma ve benzeri gibi erdemlerin coşkuyla hayata geçirildiği günler olarak tanımlanır. Tabii ki bu kitabi bir tanımlama. 

Ülkemizde bayramların bu şekilde yaşanmadığı bir sır değildir.

O güzel anlamlar, tarihimizin altın dönemlerinde kaldılar.

O güzel anlamlar, o kalın sözlükler arasında kaldılar.

O güzel anlamlar…

Uzun zamandan beri bayramlarımıza tatil anlayışlarımızı giydirdik. 

Valizler sıla için değil, tatil için hazırlanır oldu. Paylaşım, dayanışma ve yardımlaşma gibi bayramın temel unsurları eylemlerimizde değil dualarımızda yer alır oldu.

Ziyaretler, barışmalar, el öpmeler, kucaklaşmalar, ikramlar ve toplumsal coşku, modern zamanların bayramlarında yer bulamaz oldu.  

Kısaca artık bulunduğumuz yerleri bayram yerlerine çevirmez olduk. 

Bayramların ruhunu, zamanın ruhuna feda ettik.

Zamanın ruhu, bayramlaşmayı önce telefon görüşmelerine, sonra kişisel ileti göndermeye, şimdi ise hazır bayramlaşma iletilerine ve birtakım resimlerine indirgedi. Bu telafisi imkânsız bir sıradanlaşmadır.

Sıradanlaşma, her şeyimizi olduğu gibi bayramlarımızı da tehdit ediyor. Öyle ki dalgasını bile üretmişiz “Deliye her gün bayram”

Birbirimizle uğraşmaktan, “Değerler erozyonunun” farkına bile varamıyoruz.

Bayram, barış ve huzur demekse; siyasilerden, komşulara, amca çocuklarından, kardeşlere herkesin herkesle kavgalı olduğu bu toplumda, hangi alanımıza bayramlarımız uğramış acaba?

Gönlümüz bayram dilimiz sevgi olsun

Günlerimiz bayram ülkemiz cennet olsun

Bayrağımız bayram birliğimiz gönder olsun

Çocuklarımız bayram büyüklerimiz Yunus olsun