DAYI-YEĞEN VAKASI
Güngör Şahinkaya, Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan’ın dayısı. Şahinkaya, Trabzonspor’un efsane futbolcularından biri. 16 yaşında Fırtına’nın altyapısında futbola başlamış, A takıma çıkmış, 6 lig şampiyonluğu ve sayısız kupa kaldırmış. TFF’de genç millî takımların kadrolarına futbolcu tespit etmiş. Trabzonspor’un altyapısının başına getirilmiş. Bordo-Mavili camiada 7’den 70’e kadar herkes tarafından isabetli bir karar olarak değerlendirilmiş.
Başkan Doğan’ın geçen günlerde İstanbul’da yaptığı basın toplantısında Şahinkaya ile ilgili sorulan bir soruya verdiği cevap şu olmuş: "Şahinkaya dönemi sona erdi" diye yanıtlaması herkesi şaşırtmış. Güngör Şahinkaya’yı, Trabzon’daki İskenderpaşa İlkokulu önündeki sahadan, Ziya Bey’den ve Trabzonspor’dan çok yakın tanıyan biriyim. Görevden ayrılmadan önce kendisini aradım ve bazı gelişmeleri sordum. Trabzonsporluluk ruhuyla ağzından Bordo-Mavili kulüple ilgili tek bir negatif sözcük çıkmadı. Şahinkaya’nın çalışkanlığı, dürüstlüğü, adam gibi adam oluşu ve altyapıdan oyuncu kayırıcılığını ortadan kaldırması acaba birilerini rahatsız mı etmişti?
Kurtuluş Savaşı’nın Adsız Kahramanlarından: KALFA SÜLEYMAN
Trabzon’un Arsin ilçesine bağlı Elmaalan Köyü, Karadeniz’in yeşil yamaçlarında, tarih boyunca çalışkan ve vatansever insanlarıyla bilinir. Kalfalar mevkiinden Süleyman Kalfa, bu köyün yetiştirdiği adsız kahramanlardan biridir. 1919 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması ve Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından Anadolu’nun dört bir yanı işgal tehdidiyle karşı karşıya kalmıştı. İşte bu karanlık günlerde, Süleyman Kalfa, vatanını savunmak için Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde başlayan Kurtuluş Savaşı’na katılmaya karar verdi.
Süleyman, genç yaşında olmasına rağmen, Karadeniz’in zorlu coğrafyasında büyümüş, dayanıklı ve cesur bir adamdı. 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışıyla başlayan Millî Mücadele, Süleyman’ın da yüreğinde bir ateş yaktı. Trabzon ve çevresinde Kuvâ-yi Milliye’nin ilk tohumları atılırken, Süleyman Kalfa, köyünden ayrılarak yerel direniş kuvvetlerine katıldı. O dönemde Karadeniz Bölgesi, lojistik destek açısından kritik bir öneme sahipti. İnebolu’dan Ankara’ya uzanan cephane yolunda, Karadenizli yiğitler, kağnılarla cephane taşırken düşman gemilerinin tehdidi altında canlarını ortaya koyuyordu. Süleyman Kalfa da bu yolda görev aldı; gece gündüz demeden, yağmur çamur dinlemeden cephane taşıdı, köylülerle birlikte düşmana karşı direnişin bir parçası oldu.
1921 yılına gelindiğinde, düzenli orduya geçişle birlikte Süleyman Kalfa, Batı Cephesi’nde savaşmak üzere görevlendirildi. Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Sakarya Meydan Muharebesi’ne katılan Süleyman, burada gösterdiği kahramanlıkla adını duyurdu. Yunan kuvvetlerine karşı verilen bu çetin mücadelede, Süleyman Kalfa, siperlerdeki cesaretiyle arkadaşlarına moral oldu. Bir gece baskınında, düşman hattına sızarak kritik bir mevziyi ele geçiren birliğin içinde yer aldı. Bu başarı, Sakarya Zaferi’nin kazanılmasında önemli bir rol oynadı. Mustafa Kemal Paşa’nın, “Bu savaş subay savaşı olmuştur” dediği Sakarya’da, Süleyman gibi adsız kahramanlar, milletin kaderini değiştirdi.
Savaşın sonlarına doğru, 1922’de Büyük Taarruz’da da yer alan Süleyman Kalfa, Dumlupınar’da düşmanı bozguna uğratan Türk ordusunun bir neferiydi. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşuyla sonuçlanan bu büyük zaferin ardından köyüne dönen Süleyman, mütevazı bir hayat sürmeye devam etti. Ancak onun kahramanlık hikâyeleri, Kalfa sülalesinin dilden dile anlatılan bir mirası hâline geldi. Süleyman Kalfa, sadece bir asker değil, aynı zamanda vatan sevgisinin, dayanışmanın ve fedakârlığın sembolü oldu.
Bugün, Elmaalan Köyü’nde Kalfalar mevkiinde yaşayan torunları, dedeleri Süleyman Kalfa’nın anısını gururla yaşatıyor. Onun Kurtuluş Savaşı’ndaki mücadelesi, genç nesillere vatan sevgisini ve birliği anlatan bir ders niteliğinde. Süleyman Kalfa gibi adsız kahramanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarını oluşturan yiğitlerdir.
TEBRİKLER AHMET KAYA’YA
Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, Tarihi Hasan Paşa Asker Hamamı Müzesi’nde ilk nikâhı kıydı. Hayırlı olsun. Kaya, “Trabzon’umuzun nikâh salonu ihtiyacını karşılamak için Tarihi Hasan Paşa Asker Hamamı Müzemizi, evlenecek çiftlerimizin hizmetine sunduk. Vatandaşlarımız, gayet makul bir ücretle nikâh törenlerini bu güzel bahçemizde gerçekleştirebilecekler. Evlenecek çiftlerimizi, alışılmış mekânların dışında farklı bir nikâh töreniyle hayatlarını birleştirmeleri için müzemize davet ediyorum.” Tebrikler Sayın Başkan.
HIZIR GENÇLİK!
Türkiye’nin Brezilya’sı Trabzon. Futbolcu fabrikası. Türkiye futboluna sayısız yıldız futbolcu yetiştiren mahalleler arasında Sotka (Hızırbey) geliyor. Biraz nostalji yapalım. 1966 yılı. Henüz 16 yaşında olan mahallenin gençlerinden Sakin Ustaoğlu, oluşan bir takım kurar ve adını ‘HIZIR GENÇLİK’ koyar. Bu takım mahalleler arasında müsabakalar yaparken futbolcular da kendilerini geliştirir. Kısıtlı imkânlar vardır ama insanlar mutludurlar. Sol başta sivil kıyafetli mahalle sakinlerinden ve takımın antrenörü Sakin Ustaoğlu. Futbolcular ise Mustafa Kemal Çelik (Pata - Mekânı cennet olsun), Şevki, Necmi, Uğur, Miraç, Mehmet Emin, Ünal ve Emin.
VEDAT OKYAR’IN ANISINA
İşte severek dinlediğiniz o meşhur şarkı Keskin Bıçak'ın gerçek hikâyesi:
''Saat gece yarısı on iki buçuk, yani yarım''
35 yıllık hayat arkadaşıyla ilk ayrılışıydı. Tek başına kaldı, yarım. Kafayı vurup yatacaktı ama yapamadı. Onun gibi bir adama yakışan da öyle bir geceye, bu sözlerle damgasını vurmaktı.
Geldim yarım, kaldım yarım,
Neydi, ne oldu şu tez canım, ertelendim hayattan.
Sevdim yarım. Derken, bugün olmazsa, olur yarın.
Kendimden kaçak. Yarim keskin bıçak.
Nerede bende o yürek, yardan cayacak?
Hep köşe bucak.
Ben bu dünyayı anlayamadım.
Niyetlendim de altından kalkamadım...
Yıllar önce yazmıştı bu sözleri, bıçaktan keskin kalemiyle. Yakın arkadaşı Sezen Aksu’ya da 2000 yılında anlattı. Ardından sadece 15 dakika içinde yazdığı dizeleri önüne bıraktı. Sezen Aksu okuduğunda adeta çarpıldı. Karakartal’ın hikâyesine. Belki de, daha o an, son albümünün en anlamlı şarkısını yapmıştı bile.
Sözleri bestelemek ve albümüne koymak için izin istedi. Önce biraz tereddüt etti Karakartal ama kıramadı Sezen Aksu’yu. Bir şartla dedi: “Benim yazdığımı kimse bilmesin.”
Sezen Aksu’nun bir dönem dinleyiciyi etkileyen şarkısının söz yazarıymış meğer. Hayat arkadaşı Asuman Hanım’a bıraktığı bir gönül alma armağanı. Güzel insandan bahsediyorum: Vedat Okyar’dan. Keskin Bıçak şarkısının gerçek kahramanından. Mekânın cennet olsun.
Alıntıdır...!
RUM KESİMİNDEKİ MERTAN!
2005 yılında görev yaptığım Yeni Şafak Gazetesi spor servisi tarafından, Trabzonspor’un Güney Kıbrıs’ta Anorthosis Famagusta ile oynadığı Avrupa kupası maçında görevlendirilmiştim. Güneye, Lefkoşa’nın en iyi oteli Hilton’da 3 gün konaklamıştım. Trabzonsporlu yöneticiler ve medya mensupları da buradaydı. Maçtan bir gün önce otel lobisinde yöneticiler ve medya mensupları ile otururken, bir gencin otelden içeri girip bana doğru geldiğini fark ettim. Bana yaklaşınca, “Kâmil abi, hoş geldiniz” demesiyle yöneticiler ve medya mensupları bir anda şaşkınlık geçirdiler. Aralarından biri, “O Kâmil sizin burada akrabanız olmalı, ne güzel” derken ben genci bir anda tanıyamadım. Genç durumu anlayınca kimliğini hemen açıkladı. “Ben KTÜ’de Prof. Dr. Orhan ve Rektör Danışmanı Heran Çiftçi’nin oğlu Mertan’ım” demez mi? Tabii ki ben küçüklüğünü hatırladığım bu delikanlıyı yanımdakilere tanıttım. Biraz sohbet ettik. Mertan, yanımdakilerden izin isteyerek “Kâmil abiyi biraz gezdirmek istiyorum” dedi. Türk kesiminden Rum kesimine herkes geçemiyordu. Ancak, Mertan’ın dedesi Kıbrıs Hükûmeti’nin Dışişleri’nde uzun yıllar görev yapan bir bürokrat olduğu için aile bireylerinin Güney Rum kesimine geçebiliyordu.
CEMİYETTE KAZANIYOR, KUPONDA YATIYOR
Bahri Kazancı, Trabzon Telekom’dan emekli posta dağıtıcısı. Trabzon Gazeteciler Cemiyeti ve TSYD Trabzon Şubesi’nde görevli. Kazancı’nın elinden gelmeyen iş yok. Bahri Kazancı’nın hobisi ‘At Yarışları’. Kazancı, her gün gazetelerde yayımlanan at yarış sayfalarını, virgülüne ve noktasına kadar gözden geçiriyor. Bahri Kazancı çok şanssız. Oynadığı kuponlardaki atlar ya padoktan çıkamıyor ya da jokeyi attan düşüyor. Her gün ise umutlu. Cemiyette yaptığı kupona göre 6’lıyı yakalıyor. Ancak atlar piste çıkıp koşunca Bahri her seferinde kaybediyor. Yıllardır arkadaşım olan Kazancı, bugüne kadar bir kez bile 6’lı ganyanı tutturamadı.