Diyorlar ki: Neden ikide bir dolmuşları yazıyorsunuz? Yazacağız, yazmalıyız. Çünkü süreç öyle bir noktaya geldi ki Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu’nun umut dolu yaklaşımının çok uzağında...

17+1 olacak ve geniş araçlarla seyahat edeceğiz derken Başkan, sanıyoruz dolmuşçuların feveranı karşısında maniple olmuş ki tavrını 12+1’de belirlemiş. Kartlı sistem gelecek, para aldı verdi, zamanı belli olmayan dolmuşlardan kurtulacağız derken kart da kuş oldu uçtu.

Bakın her şeyi, her ayrıntıyı bir kenara bırakıyoruz ve Sayın Başkan’a çağrıda bulunuyoruz. Bizimle buyursun beş dakika Atapark’ta otursun. İsterse çay içelim isterse otobüs durağında 5 dakika duralım. Durakta 5 dakika durmaktan yanayız. Bakalım, durağa yanaşıp korna sesleriyle şehri mahveden bu Orta Çağ anlayışını nasıl değerlendirecek?

Murat Bey, aday olup kente geldikten sonra TGC’de düzenlediği basın toplantısında kendisine “Birileri gibi mesai günlerinde Trabzon’da konaklayıp hafta sonu gidecek misiniz?” sorusunu yöneltmiştik. Sayın Başkan da “Ben bu şehri yaşamaya geldim.” demişti.

Kartlı sistemde dolmuşçunun yolcu kavgası olmayacak. Dolayısıyla kornalarla başımızı da şişirmeyecek. Sayın Başkan, kart sistemi olmayacakmış. Buyurun kartsız sistemde dolmuşların kornalarını birlikte yaşayalım. Biz yaşıyoruz, siz de yaşayın. Sonra karar verin, lütfen!

Saygılarımla...

TARAFSIZ BAŞKAN!
AKP İl Başkanı Haydar Revi dolmuş meselesinde taraf olmayacağını ifade etmiş. Sayın Revi dolmuş meselesi, Ortahisar Millî Eğitim Müdürlüğündeki değişimden daha mühim ve binlerce insanı ilgilendiren bir konu. Müdürü aldınız, koydunuz, değiştirdiniz inanın umurumuzda olmaz ama bu iş umurumuzda! Binlerce insanın bir bürokrat kadar değeri de mi yok da taraf olamıyorsunuz? Siz bu kentin yaşayan değil misiniz? Belediye yönetimi sizin partinizde değil mi? Garip..

GAZETECİLİK DE DEĞİŞİYOR TABİİ!
Bir aralık bir arkadaş, birinin sosyal medya paylaşımını gösterdi. Bizim meslekten biri... Sosyal medyasından trafik kazasındaki yaralı sayısını bir tek kendi gazetesi doğru yazmışmış. Ertesi gün gazeteye baktık ki bırakınız yaralıyı sürücünün adını bile becerip doğru yazamamışlar.

Neyse...

Gazetecilikte “haber atlamak” diye bir durum vardır. Bir haberi atlarsınız, yani kaçırırsınız bir başkası yapar. Buradan sonra yapacağınız ya o haberin bir noktasından tutunup devamında bir şeyler yapmak ya da hiç bulaşmamak olur.

Şimdilerde racon değişmiş. 2 hafta önce bir gazetenin manşetine taşınan konu, farklı gazetelerde topluma “yeniymiş” gibi sunuluyor. Mesleğin etiği çiğnendiği gibi topluma da haksızlık ediliyor. Tecrübesizlik mi diyelim? Eskiden cahiller cüretkârdı şimdi toylar da cüretkâr!