ENGELSİZ TRABZON MASALI: ÇALIŞAN STK, UNUTAN BELEDİYE!
3 Aralık Dünya Engelliler Günü geldi. Trabzon’daki belediyeler yine klasik görevlerini yerine getirdi: Birkaç fotoğraf, birkaç süslü mesaj, bir de “engelsiz şehir” temennisi… Hepsi bu. 364 gün boyunca görmeyen gözler bugün açılmış gibi yapıyor, yarın yeniden kapanıyor. Çünkü Trabzon’da engelli yurttaşın karşısına çıkan engel, kaldırımlardan önce bu yönetim anlayışı.
Büyükşehir rampaları hâlâ standart dışı, toplu taşımanın büyük kısmı erişilebilir değil, kaldırımlar zaten araç işgaliyle dolu. Ortahisar’da sarı kılavuz yolları takip eden biri ya direğe çarpıyor ya tezgâha. Muhalefet belediyeleri mi? Onların farkı sadece kelime tercihlerinde. “Kapsayıcılık” diyorlar ama sahada ne kapsayan var ne kollayan.
Trabzon’daki bütün belediye başkanlarının ortak noktası şu: 3 Aralık’ta hatırlıyorlar, 4 Aralık’ta unutuyorlar. Kent, engelli bireyler için yaşanabilir değil; olsa olsa sabredilebilir bir şehir hâline geliyor. Çünkü hiçbir belediye kurumsal bir erişilebilirlik planına, takvimine ya da denetim mekanizmasına sahip değil. Hepsi konuşuyor, hiçbiri çalışmıyor.
Tam da bu noktada Trabzon’da utandırıcı bir gerçek var: Kentte engelsiz yaşam adına dişe dokunur tek çabayı bir grup gönüllü ve uzman ortaya koyuyor. Onların adı: Beşikdüzü Engelsiz Yaşamı Destekleme Derneği. Bu dernek, belediyelerin yıllardır doldurmadığı boşluğu dolduruyor. Hem de lafla değil, bilimle.
Dernek, aylar süren saha çalışmaları yaptı; engelli bireylerle bire bir görüşmeler gerçekleştirdi; akademisyenleri, şehir plancılarını ve uzmanları bir araya getirerek şu kentte belki de ilk kez nitelikli bir bilimsel erişilebilirlik çalıştayı düzenledi. Bu çalıştayda ulusal ve uluslararası standartlara göre Trabzon’un röntgeni çekildi. Hangi ilçede hangi engelin bulunduğu, hangi kamu kurumunun neyi yapmadığı, toplu taşımanın nerelerde yetersiz olduğu, kırsal alanlarda erişimin neden çöktüğü bilimsel olarak ortaya kondu. Ardından da her belediyenin önüne uygulanabilir eylem planı kondu. Yani işin özü şuydu: “Biz bilimsel çalışmayı yaptık, çözüm ürettik. Sıra sizde.”
Ama işte tam burada ironinin böylesi: Derneğin çalıştayına destek veren Beşikdüzü Belediyesi, masada paydaşlık fotoğrafı verdi ama sahada paydaşlığını unuttu. Çalıştaya ortak görünmek kolay; uygulamada sorumluluk almak zor. Beşikdüzü Belediyesi sözde paydaş, özde yok hükmünde kaldı. Raporu aldığı anda “biz de varız” diyen belediye, sahaya gelince “biz yokuz” dedi. Elbette ki Beşikdüzü Belediyesinin paydaşlığı takdiri ve teşekkürü hak ediyor. Bu hakkı teslim edelim. Ancak eylemsizlik ne yazık ki Trabzon’daki tüm yerel yönetim zihniyetinin küçük bir özeti.
Bugün Trabzon’da engelsiz yaşam için çalışanlar belediyeler değil; gönüllüler, uzmanlar ve Beşikdüzü’nde bir araya gelen vicdanlı insanlar. Belediyeler sosyal medya afişini icraat; dernek ise bilimi ve emeği gerçek hizmet sayıyor. Sonunda ortaya da acı ama açık gerçek çıkıyor: Trabzon’un en büyük engeli, sokaktaki değil; yönetimlerin sorumluluktan kaçan zihniyetidir.
Bugün yine 3 Aralık. Yarın yine aynı olacak. Belediyeler konuşacak, STK’lar çalışacak, engelli vatandaş ise bu kentin unutulmuş gerçeği olarak hayatını zor şartlarda sürdürmeye devam edecek. Engelsiz Trabzon’u, yerel yönetimlerin değil, Beşikdüzü’nden çıkan bilimli, vicdanlı ve kararlı bir topluluğun inşa etmeye çalışması da bu kentin en büyük utancıdır.