Bir kitabın iki sayfası gibi Trabzon’da kurulmuş iki yüksekokul.
Biri teknik.
Diğeri öğretmen yetiştiren kurum.
KTÜ mühendislik ağırlıklı kurulurken 4 yıllık eğitimle birlikte mezun veriyordu.
Fatih Eğitim Enstitüsü önce iki yıllık yüksekokul statüsünde kuruldu.
Daha sonra üç yıllık ve en sonunda da 4 yıllık eğitim vermeye başlayarak Eğitim Fakültesi olarak hizmetini sürdürmeye devam ediyor.
Anadolu’nun ilk üniversite ve yüksekokullarından olan iki güzide eğitim kurumumuz nice meslek sahibi öğrenciler yetiştirdiler.
Eğitim, sosyal bilimler ve mühendislik alanının yanı sıra sonradan eklenen Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği ve sosyal bilimlere yönelik bölümleri ile ülkenin yetişmiş insan gücüne önemli katkılar sundular.
KTÜ ve FEE 2 Aralık 1963’te kuruldu.


Sonrasında Fatih Eğitim Enstitüsü, Eğitim Fakültesi’ne dönüştü.
KTÜ, Arafilboyu Mahallesi’nde, “Maşatlık” da denilen semtte Atatürk İlkokulu’nun sınıflarında kuruldu.
FEE ise Tekke Mahallesi’ndeki Nemlizadelerin konağında öğretime başladı.
Her iki güzide kurum, binlerce yetişmiş insan gücünü Türkiye’ye kazandırdı. FEE yeni kurulan Trabzon Üniversitesi’nin de temelini oluşturmuştur diyebiliriz. Fatih Eğitim Enstitüsü Akçaabat’taki yerleşkesine Eğitim Fakültesi olarak taşındığında, bunu ardından yeni fakültelerin oluşması takip etmiştir.
Her iki okulumuzun da sadece Trabzon ve bölgesine değil, tüm Türkiye’ye kazandırdığı değerlerin içinde, kendi branşlarının dışında siyaset, spor, sanat alanında önemli yerlere gelmiş isimler vardır.
Bu arada, Eğitim Enstitüsü Söğütlü’deki KTÜ kampüsüne taşınıp Eğitim Fakültesi olarak hizmet vermeye başladığında gelecekteki, bu şehrin ikinci devlet üniversitesi olarak hizmet veren Trabzon Üniversitesi’nin temelleri o yıllarda atılıyordu aslında.
Giresun, Ordu, Rize, Artvin, Gümüşhane'deki üniversiteler de KTÜ'ye bağlı fakültelerin oluşturduğu altyapının eseridirler.
KTÜ bu bölgenin ve ülkemizin en önemli eğitim kurumlarından biridir.
Nice başarılı yılları olsun.


Yıllar içinde bir üniversite kenti olma yolunda hızla adımlar atmaya başlayan Trabzon’da vakıf üniversitesi olarak hizmet vermeye başlayan Avrasya Üniversitesi de 1963’te eğitime başlayan iki yüksekokulumuzun sağladığı potansiyelin bir sonucu olarak bugün üçüncü üniversite olarak hizmete devam etmektedir.
Ortada bir meşale ile aydınlığa giden yolda okumanın önemine işaret eden kitabın iki sayfasının birinde KTÜ’nün diğerinde de FEE’nin amblemi çizilmiş. Arı, KTÜ’nün denizin üzerinde bir yıldız da FEE’nin amblemi olmuş.
KTÜ daha sonra değişikliğe giderek bugünkü amblemini kullanmaya başlamıştır. Yol gösterici yıldızın aydınlığında arı gibi çalışkan donanımlı insanların yetiştirilmesine başlanılan 2 Aralık 1963 tarihi çok anlamlı ve önemlidir.
Tüm mezunlarına, emeği geçen yönetici ve öğretim üyelerine Karadeniz’in bu şirin iline yolu düşüp de feyz alıp ilim irfan öğrenme ve öğretme uğrunda gayret gösterenlere, bu okulların kuruluşunda emeği geçenlerden yaşayanlarına, sağlık sıhhat, aramızdan ayrılanlara da rahmetler diliyorum, bir FEE mezunu olarak.

***
YALINCAK PLAJI’NDA DEDE TORUN

Yalıncak Plajı’nın eski halini bilmesem galiba başka bir yerdeyim derdim.
Çocukluğumuz, gençliğimiz derken denize girdiğimiz yerlerden biri idi.
Kumsalı, güneşi, denizi bizi her zaman kendine çekerdi.


Meydan’dan dolmuşa ya da belediye otobüsüne “atladığınızda” doğru Yalıncak Plajı’na.
Gerçi bizim gibi şehrin merkezinde oturanların tercihi Ganita, Kemerkaya, Faroz ve Uzunkum’du ama yine de şehrin batısı ve doğusunda denize girmek de ayrı keyif verirdi.
Zaman içinde Şana, Yalıncak sahilleri resmi binalarla dolmaya, misafirhane ve tesis adı altında halktan uzaklaşmaya başlayınca ve biz de gençlik dönemlerini geride bıraktıkça bu sahillere gitmez olduk.
Geçenlerde mimar kızım, “Baba, Öykü ile Yalıncak Plajı’na gidiyoruz sen de gelir misin?” deyince, havanın da güzelliğini fırsat bilip birlikte gittik.
Trabzon Büyükşehir Belediyesi bu bölgeyi planlayarak halkın hizmetine sunmuş.
Sahili başka güzel, çocuk oyun alanları daha başka güzel olmuş.
Hep deriz ya, işte Ege ve Akdeniz sahillerinde çok güzel yerler var diye, Yalıncak da o güzelliği aratmayacak şekilde düzenlenmiş.
Bir kaç eksiği gediği var o da yaza kadar giderilirse Trabzon önemli bir dinlenme alanına kavuşmuş olacak.
Gençliğimizde gittiğimiz sahil yerinde mi diye sorarsanız, cevabım hayır olur.
O fırsat zamanında kaçmış.


Yapılaşma önce resmi dairelerden başlayıp sonrasında da sürüp gitmiş.
Bugün elde kalan sahil değerlendirilip halkın hizmetine sunulmuş.
Dede torun hoşça vakit geçirdik.
Öykü salıncaklara bindi, tırmanış yaptı, zıpzıplarda atladı, sahil boyunca birlikte yürüdük.
Öykü, “Yine geliriz dede değil mi?” diye memnuniyetini belirtirken yapılacak her hizmetin gelecek nesillere güzel bir Trabzon bırakmak adına olması gerektiğini, bir kez daha iki yaşını henüz doldurmamış çocuğun gözünden görmüş olduk.


Daha çok yeşil alan, daha çok sahil, daha çok deniz.
Yazının başlığını görenler bu kış günü plaj mı olur diye şaşırmış olabilirler.
Tavsiyem, güzel havayı bulduklarında fırsatı kaçırmasınlar.

Denize girilmez bu mevsimde ama temiz hava ve yürüyüş için tercih edilebilecek bir yer Yalıncak Plajı ve çevresi.

***

NAZARLIK VE DE DERS OLSUN

Trabzonspor uzun haftalardan sonra Antalyaspor’a 2-1 yenildi.
Bunca maçtır yeniyor, yenilmiyorsun, aradaki puan farkı nerdeyse Zigana Dağı’nı aşmış.
Yenildik ne oldu?
Hamsiköy’e kadar indi fark.
Aman dikkat: Maçka, Esiroğlu, Çağlayan, Değirmendere derken fark gelip Meydan’a kadar inerse “bu sene yine o sene olmadı” diye hayıflanmayalım.
Nwakaeme sakatlandı.
Yusuf Sarı büyük bir fırsat yakaladı.
Maalesef her zamankinden kötü bir oyun sergiledi.
Uğurcan topu uzaklaştırayım derken yer mi, top mu ıslaktı bilemeyiz de kendini toparlayamasaydı maçın hemen başında Trabzonspor golü yemiş olacaktı.
Hakem arkadaş “yeter da bunca yenilmezlik fazla” dercesine takdir hakkını hep Antalya’dan yana kullandı.
Trabzonspor’u mağlubiyetten dolayı eleştirirken bugüne kadar yaşattığı sevinç ve gururu da unutmamak lazım.
Bu yenilmezlik bir gün bitecekti.
Şimdi Trabzonspor’un, her takımın kendisine çelme takmakla görevli olduğunu kabul ederek aşırı motive olmuş şekilde oynayacağını bilmesi gerekecek.
Antalya maçında, Trabzonspor istediğini alamadı ama bu yıl ligin hiç de kolay olmadığını asıl “oyun”ların yeni başladığını anlamış oldu.
Trabzonspor bir maçla iddiasından vazgeçecek takım değildir.
Futbolculara bu hafta teknik ve taktik çalışmalarının yanında “moral motivasyon” da yüklemek gerekiyor.
Unutmayalım: “Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz.”
Nazarlık olsun diyorsak da hakemleri de yakın takibe almakta yarar var.
Evet kazanırken nasıl henüz yolun başındayız sadece üç puan aldık diyorsak kaybederken de sadece üç puan kaybettik diyelim.
Diyelim de “sakın ha alışkanlık olmasın”ı da ekleyelim.
Bunca puanın sadakası da olmaz mıydı?
Baksanıza Antalyalılar nasıl da sevindiler.
Son söz: Nazarlık olsun olmasına da, aynı zamanda ders olsun.
***

TRİBÜNDE VARLAR YÖNETİMDE YOKLAR

Trabzonspor Genel Kurulu’nu yaptı.
Ahmet Ağaoğlu yeniden Başkan seçildi.
Katılımın çok düşük olduğu kongrede yeniden başkan seçilen Ahmet Ağaoğlu ve yönetim kurulu üyelerini kutluyor başarılar diliyoruz.
İsimler üzerinde pek tartışmanın olmadığı kongrede Müze ve Arşiv Kurulu dışında tek liste ile gidilen seçimde gözler yönetim kurulunda kadın üyeyi aradı.
Bu arada Müze Kurulu’nun iki adaylı oluşu katılımı arttırdı diyenler de haksız değiller.
Rekabet her zaman iyidir.


Trabzon kadınları öteden beri spora özellikle futbola düşkündür.
Trabzonspor’un şampiyonluğu kimseye bırakmadığı yıllarda tribünlerdeki kadın desteği unutulmadı.
Bu sevgi giderek arttı.
Zaman zaman yönetimlerde kadın üyeler de görev aldı.
Bugün her yaşta kadın tribünlerde yerini alarak takımını desteklemekte.
Elinde örgüsüyle maç saatine kadar geçen zamanı değerlendiren teyzeler mi ararsın, formasını giymiş genç hanımefendiler mi, hepsinin ortak sevdası Trabzonspor.
Böylesine desteği sağlayan kadın taraftarların yönetimde bir temsilcisi olsa iyi olmaz mıydı.
Kadın üyelerden birisi, üstelik Trabzonspor Kadın Futbol Takımı kurulmuşken  yönetimde yer alıp Kadın Futbol Takımı’ndan sorumlu olarak görev alması yerinde olurdu.
Futbol, icat edildiğinden beri Trabzon’da oynanır.
Trabzon’da futbol oynadığından beri de kadın taraftarı ve seyircisi vardır.
Kadınıyla erkeği ile futbolu bu denli seven toplumun içinden bir kadın yönetici bakalım ne zaman çıkacak.