Bjørn Hansen, Norveç Edebiyatının en önemli kalemlerinden Dag Solstad' ın üç kitaptan oluşan bir dizi için kaleme aldığı roman karakterinin adı.

Dag Solstad romanlarında Bjørn Hansen' ı tanıtırken,  karakterin iç dünyasında yaşanan zamansal sorunlara bizleri de ortak ediyor. Başlarda karakterini pek tasvip etmediğimiz Bjørn Hansen'ı yavaş yavaş tanıyoruz. İlk olarak başarısız evliliğine, sırasıyla oğlunun ve torununun üzerinden üç kuşağın hikâyesine dahil ediliyoruz. Norveç gibi bize hiç tanıdık olmayan bir coğrafyadaki sıradan bir adamın hayatına tanıklık ediyoruz. Bjørn Hansen' ın monologlarını kendimiz ve toplumsal değerlerimiz üzerinden okuyoruz. Dag Solstad’ın serinin ilk kitabı olan ‘On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap’ı,  Bjørn Hansen’in 'Büyük Ret' adını verdiği planını uygulamaya koymasıyla ve çevresindeki herkese oynadığı oyunla son buluyor. Bu kitabın devamı niteliğindeki “17. Roman” bizi yıllar sonrasına götürüyor. Foyası meydana çıkan Bjørn Hansen sahtecilikten çarptırıldığı hapis cezasını tamamladığını, dışarıdaki hayata uyum sağlamaya çalışmakta olduğunu görüyoruz. Bu sırada, uzun zamandır görmediği oğlundan gelen mektupla artık bir torunu olduğunu öğreniyor ve oğlunun ailesini ziyaret etmeye karar veriyor. Şüphelerle dolu halde çıktığı bu yolculuk beklenmedik keşif ve sorgulamalarla geçiyor. Sonunda beklenmedik bir sonla bitiyor. Dag Solstad, sıradışı kahramanı Bjørn Hansen’i konu alan üç romanından ikincisinde, utanç ve iletişimsizlik, baba-oğul ilişkisi ve nesillerin ilerleyişinin anlamı, toplum içinde oynanan roller gibi temaları deşmeyi sürdürüyor. Dag Solstad’ın 17.Roman adlı kitabı şöyle başlıyor. "Kongsberg Defterdarlığı Vergi Dairesi eski müdürü Bjørn Hansen’in, sigortayı dolandırmak suçundan hüküm giyerek çarptırıldığı üç buçuk yıllık hapis cezasını tamamladıktan sonra serbest bırakılmasının üzerinden neredeyse on beş yıl geçmişti. O günden sonra Bjørn Hansen izini kaybettirmiş ve olabildiğince sessizliğe gömülşmüştü."

Bjørn Hansen’e Dair Üçüncü ve Son Roman' da ise, Bjørn Hansen artık yaşlı bir adamdır ve Oslo’nun yoksul bir mahallesindeki küçük dairesinde tek başına yaşamaktadır. Fakat ölmüş anne ve babasıyla hayali konuşmalar yaparak ölüme hazırlandığı günlerin akışı davetsiz bir misafir yüzünden beklenmedik bir yön alacaktır: Gelini yıllar sonra Bjørn Hansen’in kapısını çalmış, üniversiteye başlayacak torunu Wiggo’yu dedesinin evinde kalması için yanında getirmiştir.

Dag Solstad külliyatının en önemli parçalarından birini oluşturan Bjørn Hansen üçlemesi yine unutulmaz bir finalle sona eriyor. Sosyal medyası ve cep telefonu olmayan bir adamı çağımız insanı ne kadar anlamlandırabilir?

Ülkemizde "Armut dibine düşer"diye söylenen bir  deyişimiz vardır. Bjørn Hansen, bu sözün bazı toplumlar için pek doğru olmadığını gösteriyor. Coğrafyaların ve insanlarının varoluşlarını toplumdan öte,  tamamen kendi etik kuralları içinde yaşadıklarını. Toplumsal ortak ahlaki değerlerin dışında birey olmanın zorluklarını görüyoruz. Sartre' in " Başkaları cehennemdir" sözünün Bjørn Hansen' la "İnsanın asıl cehennemi yine insanın kendisidir" sözüne dönüştüğünü görüyoruz.

Dag Solstad, ironik ve ince bir mizahla yarattığı Bjørn Hansen karakteri,  çağımız insanının doğum, yaşam ve ölüm ekseni üzerinden bize farklı bir okuma yaptırıyor. Björn Hansen karakteri ve yaşamı bir bütün olarak, aslında çağımız erkeği için hem  bir ütopyadır hem de bir distopya. Bu üç serilik eğlenceli olduğu kadar düşündürücü kitaplar açık sistem eleştirileridir. Bjørn Hansen, vazgeçtiği her şeyden bahseder ama kitaplarından asla. Kitaplar onun için birer kutsalı gibidir. Yerleştiği ve yalnızlaştığı her neresi varsa kitaplar onun en yakın akrabaları gibidirler. Karakterimizi tanırken bir taraftan oğluna olan kayıtsızlığını görüyor. Oğlunun optik okumak için yanına taşınması ve onun gelmesiyle başlayan baba, oğul arasında gizliden yaşanan kimlik çatışmalarını... Oğluyla tekrar kopan iletişiminin ardından bu sefer torunu olduğunu öğrenmesini. Karakterin kayıtsızlıkt ve geç kalmışlık dolu Bjørn Hansen, bir anti karakterden öte, bizlere inceliklerle örülmüş bir hayat sunuyor. Bir anti karakter olarak görülse de, Bjørn Hansen aslında modern dünyanın umudunu içinde barındırıyor. Turgut Uyar' ın " Umuttur" şiirindeki dizeleri gibi.

"...Aslında bir alıştırmadır umut 

Öbürlerinin azıcık nefes diye bağışladığı..."

Björn Hansen yaşamı boyunca yalnızca kendisi olmak istedi. Kimse, yalnızlığına müdahale etsin istemedi.

Uzaklık iyidir. İnsan kendi uzağindayken kendisine en yakın kişidir. Hiç kendinize uzaktan bakmayı denediniz mi. Kim kendinin uzağına gitmeyi istedi

 Yazar - Dag Solstad. Çeviren: Banu Gürsaler-Syvertsen

1.On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap

2.17. Roman

3. Bjørn Hansen’e Dair Üçüncü ve Son Roman

YKY- Yapı Kredi Yayınları - Çeviren:  Banu Gürsaler Syvertsen