İster Tanrı Dağları’ndan bakın Orta Asya bozkırlarına…
İster Aladağlardan bakın Anadolu bozkırlarına…
Birçok benzerlik sizi uyaracaktır:
“Konumlarımız ayrı olsa bile konularımız aynı, arada mesafeler olsa bile ruhumuz aynı.” diye.
Görün, içselleştirin.
Artık ertelemeyin.
***
Bozkırlarımızın; gündüzü-gecesi, yağmuru -rüzgârı aynı.
Mitolojisi-hikâyesi, türküsü-ağıtı aynı.
Kutsalı-kıblesi aynı.
Ve en önemlisi dili aynı.
***
Bozkır; güneş demek.
Güneşin aracısız sahne aldığı dünya demek.
Güneş, bozkırın gündüzü ve bereketi.
Güneş; bozkır mitolojisinin kültlerinden biri, bozkır yaşamının ana kaynağı.
Bozkırlarda gökyüzü, güneşin ruh okşayıcı renkleriyle donanır.
Güneş, kırkikindileri taşır bozkırlarımızın başına ve birlikte taçlandırırlar gökkuşağını ufkumuzun zirvelerine.
Güneşin ardından, tepelerden dökülür bozkır rüzgârının nağmeli gürültüleri.
Ve gün batımının son kızıllığıyla geçilir bozkırın akşamlarına.
***
Güneşle vedalaşan bozkırlarımız; gecelerini, mavi kurdun büyüsüne bırakır.
Artık bozkır yönünü, gecelerin güneşi Sirius (Akyıldız/Kutup yıldızı) yıldızına çevirmiştir.
Bozkırda yıldızlar, karanlığa saçılmış pırlantalar gibidir adeta.
Ve o pırlantaların içinde biri var ki O; Orta Asya’dan Anadolu’ya, bütün “Bozkır mitolojisinin” efsane yıldızıdır.
O Bozkır Türklerinin “Demir Kazığı Yıldızı”dır. (Mavi kurdu)
Oğuz Kağan destanında “Kutup Yıldızı” parlaklık ve güzellik sembolü olarak geçer.
Bozkır mitolojisinde Tanrı, dünya ile gezegenleri kutup yıldızına bağlamıştır.
Bu bağlamda Türkler, bu yıldıza “Demir Kazık” (Altın Kazık) demişlerdir.
Demir Kazık; gökle yeri, ruh âlemiyle maddi dünyayı ve aynı zamanda insanla Tanrı’yı birbirine bağlar.
İslami süreçte de bozkır, “Demir Kazıktan” vazgeçmedi.
Çünkü o, göğün dayağı idi. Müslüman Türklerde yerden gökyüzüne uzanan direk, artık Hz. Muhammed olmuştur.
Aleviler buna Ali’yi de katmışlardır.
“Yakdıcağım bir çırağdır
Yerden göğe bir direktir
Bindiceğim bir buraktır.
Allah bir, Muhammed, Ali!”
Ve Anadolu bozkırının 3757 metre zirvesine “Demir Kazık” dağı adını veren, Anadolu Türk’ü.
***
Semerkant bozkırından yönünü, Mekke-i Mükerrem’e çeviren “Bibi Hatun Camii” ve Divriği bozkırından gönlünü aynı yöne bağlayan “Divriği Ulu Camii”.
Onlar, bozkırlarımızın manevi yıldızları.
Semerkant bozkırından yönünü gökyüzüne, bilime çeviren “Uluğ Bey Medresesi” ve Kırşehir bozkırından aynı yöne bağlanan “Cacabey Medresesi.”
Onlar, bozkırlarımızın aydınlanma yıldızları.
***
Orta Asya bozkırının düşünce dünyasının demir kazığı, “Pîri Türkistan” Ahmet Yesevi.
Anadolu bozkırının gönül dünyasını, Yesevi kaynağından beslenerek aydınlatan; Hacı Bektaş-ı Veli, Taptuk Emre, Yunus Emre ve diğerleri.
Onlar, bozkırlarımızın manevi-fikri yıldızları.
***
Ve bozkırlarımızın asırlardır değişmeyen kutup yıldızı, gerçek demir kazığı, Türkçe.
Türkçemiz; kimliğimizin “Altın Kazığı”, “Akyıldızı.”
Bozkırlarımızda sınırlar değişse de; Türk devletleri gönderlerinde siyasi bağımsızlıklarını simgeleyen ve farklılık arz eden bayraklarını dalgalandırsalar da, Orta Asya’dan Anadolu’ya bütün bozkır dünyasında tek bayrak dalgalanıyor aslında.
Dil bayrağımız dalgalanıyor.
Türkçemiz; dil bayrağımız.
Bozkırlarımızın edebi yıldızı.
***