Fındık üreticisi, fındığını toplayıp durumu net görünce, ne kadar fındığın olur sorusunu soranlara ancak geçen senenin üçte biri kadar fındık var ifadesini kullanmaya başladılar.
Evet ülkede fındık üretilen yerlerin çoğunda durum bu. Bu şu anlama geliyor.
Bu sene rekolte düşük.
Zaten düşük olunca da fındık fiyatları serbest piyasada, biraz da olsun yükselme eğilimine geçti.
Haziran ayında yapılan tahmini rekolte tespiti de fındıktaki rekoltede, geçen seneye göre, bu gerçeği gösteriyordu.
Buna bir de, hasat zamanına gelinceye kadar, hava şartlarının olumsuz yönde olması fındığı etkileyerek, bir kısmının da dökülmesi nedeniyle, fındıktaki rekolteyi daha da aşağıya düşürmüştür.
Anlayacağınız bu sene tahmini fındık rekoltesi, 450 bin ton, 500 bin ton civarında gerçekleşeceği düşünülüyor.
Bunları neden yazıyorum.
Bir gerçeği ortaya koymak, bir tespiti yapmak, buradan da yola çıkarak, ülkemde 500 bin fındık üreticisinin, bin bir zorluk ve çile ile yetiştirdiği fındığının  elinden nasıl çalındığını, alın teri ve emeğinin karşılığının nasıl gasp edilmeye çalışıldığını, sinsi bir planın çerçevesinde, bu sömürü çarkının, her fındık sezonunda devreye sokulduğunu göstermek içindir.
Evet tarım ürünleri içinde, ülkemde yılda yaklaşık 2.5 milyar dolar civarında gelir getiren bir ürün olan ülkemde tarım ürünleri içinde, %10 oranla en çok ihracatı gerçekleştirilen, dünya üretiminin %75’inin Türkiye’mizde üretildiği, dünya fındık ihtiyacının da, %70 ini karşıladığımız fındık, bizim Karadeniz’in vaz geçilmezidir, olmazsa olmazımızdır.
O kadar değerli bir üründür ki, rahmetli Erbakan hocamızın, bu ürün İsrail’de üretilmiş olsa idi, eczanelerde ilaç olarak satılırdı diyerek önemine ve değerine parmak basmıştır.
İşte bu kadar değerli olan fındığı, üreten cefakar üreticimizin elinden almaya çalışanlarda piyasada at koşturmaya devam ediyor.
Piyasada fındığı adam gibi, iyi bir alıcı olarak alıp, karşılıklı hem üreticinin kazanması, hem de bu işin ticaretini yapanların kazanması anlayışı değil, üreticinin elinden bu fındığı nasıl ucuza kaparım hesaplarını yapan bir anlayış piyasada kol gezmeye devam ediyor.
Serbest piyasada bu işi ticaret koşullarına uygun yapanlara asla kem sözümüz yoktur, bizim kem sözümüz, piyasadaki alaverecilerle, dalaverecileredir.
Bu asalaklar, fındık mevsimi gelince, piyasaya kendi istekleri doğrultusunda çeki düzen vermek için hemen peş pese açıklamalar yaparlar.
Bu sene tahmini rekolte şu kadar, her zaman geçek olandan çok daha yüksek söylerler.
Fındıkta aflotoksin oranı çok yüksek.
Yabancılar Türkiye’den fındık almayacaklar.
Gayeleri, fındıkla ilgili hep olumsuz haberlerle, piyasayı etkilemeye çalışmışlardır.
Bizler Ziraat Odaları olarak, fındık üreticilerimizin fındığının gerçek fiyatına satılabilmesi için, tüm bu olumsuz yapıya karşı olumlu olabilecek ne varsa devreye sokulması yönünde büyük çabalar harcıyoruz.
Örneğin; bir kere, kaliteli ve bol ürün alabileceğimiz uygulamaların, çiftçilerimiz tarafından gerçekleştirilmesi için, sürekli, eğitimler yapıp, çağrılar yapıyoruz.
Fındığınızı olgunlaşmadan hasada başlamayın. Zamanında hasada başlayın.
Fındığınızı TMO’ya verin.
Eğer piyasaya vereceksiniz, fındığınızı pazara erken indirmeyin.
Devlete seslenerek, fındık üreticimizin ürettiği fındığına maliyetinin üzerinde bir fiyat vererek onun alın terinin emeğinin karşılığını verin.
TMO’yu hemen devreye sokun, devlet fındık üreticimizin fındığına sahip çıksın.
TMO fındık alım kriterlerini ağırlaştırmasın, fındık üreticilerimizin fındığını alırken onu doğduğuna pişman etmesin.
İşte tüm bu faaliyetler, fındık üreticimizin emeğinin karşılığını alabilmesi, fındığın gerçek değerinde satılması içindir.
Fındığın birilerinin sömürü malzemesi olmasına geçit vermemek adına yapılmaktadır.
Karadeniz bölgemiz insanlarının can simidi olan fındığımızı üreten çiftçimizin alın teri göz nuru ve emeğinin birileri tarafından gasp edilip peşkeş çekilmesi için, oyun oynayanların oyunlarını bozmak için verdiğimiz büyük mücadelemize çok güçlü bir şekilde devam edeceğiz.