Sezonun son maçları, kimi takım için turistik maçlar, kimi takım için hayati maçlar, kimi takım için de ilk beşe girme mücadelesi olarak yorumlanan maçlar olarak algılanır. Ne oynadık? Hiçbir şey. Oyunu geliştirme uğruna kora kor mücadele mi ettik? Hayır. Rakibi yenme adına organize hamleler mi yaptık? Yapabilirdik, yapmadık. Defans gaza bastı, orta alan oyuncuları frene basarak topu üçüncü bölgeye zoraki gönderdiler.
İlk yarıyı, “maç bitsin de gidelim” havasında oynayan oyuncu grubuyla, rakibin bir sıfırlık üstünlüğü ile soyunma odasına gittik.
İkinci yarı ne yaptık? Birazcık hareketlenme derken beraberliği sağladık. Bu sağladık. Trabzonspor’un önceki maçlardaki background’unu düşündüğümüzde, bir şeyler oluyor gibiydi Bodrum’un sahasındaki Trabzonspor maçında.
Hele hele son uzatma dakikalarında organize yakalanmış bir pozisyonda, birdenbire bir durgunluk. Dönüşünde Bodrumspor lehine verilen bir penaltı. İptalinden sonra, berabere biten bir maç için ne söylenebilir? Bu sezon da böyle bitti. Handikaplı günlerimiz çok oldu. Görünen şu ki, bu kadrodan üç-dört futbolcu hariç geri kalan tüm futbolcuların yerine öylesine bir kadro yapılmalı.
Geçmişimiz unutulmamalı. Bu sezon bir kere değil, iki kere küme düşme pozisyonunu Trabzonspor yaşamıştır.
Hiçbir maç oynanmadan kazanılmadığına göre, bu kadro kolay kolay takım yenemez. Önümüzdeki sezon daha ağır koşullarda olacağımız da bir gerçektir.
Bodrum’u yenemez miydik? Azıcık performans yükselterek asimile ederdik. Son yirmi dakika ne oldu, ben de anlamadım. Her zaman söylerim: Yenemiyorsan yenilmeyeceksin.
İşte bu maçta söyleyemiyorum.