En sevmediğimiz maçlar da böyle maçlar. Lig biter ama ne umut vardır, ne beklenti ve heyecan. Oynasan bir dert, oynamasan olmuyor. Futbolcular da bunun farkında; ne kadar isteseler de o konsantrasyonu veremiyorlar. Öyle bir anda da golü kalesinde gördü Trabzonspor.
Bodrumspor maçını alsa dahi Trabzonspor, diğer takımların maçlarına göre beşinci sıraya yerleşip Avrupa'ya gitme şansı pek de yoktu. Gitse bile Konfederasyon Kupası'na katılacağı için de çok da yoktu. Gitse, ortasında Avrupa Kupa maçlarına çıkma olasılığı vardı.
Belki de önümüzdeki sezonu en fazla lig bitiminden üç hafta sonra açmak zorunda kalacaktı. Bence Konfederasyon Kupası'na katılacağına, sezonun bitmesini beklemek, ona göre kadro kurup lige odaklanmak önemli.
Belli olmaz, Trabzonspor’un şampiyon olduğu sezon Avrupa Kupası'na gitmediği sezondu.
Bunları düşünen takım, ilk yarı dağınık ve kontrolsüzdü. Fatih Tekke bile o dalgındı. Hâlâ aklında Galatasaray'a kaybettiği kupa maçı vardı.
O yüzden ancak ikinci yarı ipleri eline aldı ve kanımca da önümüzdeki sezon kimleri takımda tutup tutmayacağına yönelik isimleri sahaya sürdü.
Salih’i defansta başlatması güzeldi. Çocuk ilk önceleri bocaladı ama sonra yerine alıştı. Bence daha da iyi olacak.
Gecenin güzel tarafı Jabol'un sahalara dönmesiydi.
Yalnız Zubkov’da aşırı bir özgüven patlaması sonucu oluşan bir disiplinsizlik oluşmuş.