Tarih bir bütün olarak idrak olunmalı. İnsan nasıl dertleriyle, tasalarıyla, sevinç ve hüzünleriyle varsa, tarih de zaferle, mağlubiyetlerle, büyük acılarla bir bütündür. Tarihi, bir millete buğulu bir cam arkasında kesik manşetler altında takdim etmek, ilme ve gerçeklere yapılan en büyük hakarettir.

Tarihimizi bir bütünlük içinde idrak ettiğimizde, bütün Türk devletlerinde ve kitabelerle de bildiğimiz Göktürk Devleti’ndeki ihanetlerin zamanımıza kadar uzayan fitnelerle nasıl şaşırtıcı bir felaket zinciri meydana getirdiğine dehşet ve hayretle şahit oluyoruz.

İnsan bünyesinde her zaman mikrop vardır; bünye sağlamsa mikrop o bünyeye tesir edemez Devletlerde insan bünyesi gibidir. Dış düşman alenidir; savaşırsınız, yener veya yenilirsiniz. İzzet yenene, zillet yenilenedir. Düşman içten olursa zillet ve hüsranın derecesi anlatılmaz derecededir. Bu iç ihanetler ve fitneler bütün Türk devletlerinde yaşandı. Kimi devlet yıktı, kimi devleti güçsüz hale getirip yıkmaya hazırladı. Bunlardan hiç ders alınmamış olacak ki ihanet ve fitneler hala devam ediyor.

İçinde bulunduğumuz coğrafya da barışın ve mazlumların da umudu olan ülkemizin daha güçlü ve huzurlu olması için öncelikle, en önemli sermayemiz olan yeni nesilleri bilinçli, nitelikli ve bilgili yetiştirmeliyiz. Müslüman ve Türk milletinin ezeli düşmanı olanların bundan böyle de asla iyiliğimizi istemeyeceklerini, ta ki kendileri gibi olana kadar bizi sevmeyeceklerini, bize dost olmadıklarını, onlardan iyilik beklemenin yanlış ve sonunun da Vatanımız ve milletimiz için hayal kırıklığı ve hüsran olacağını; öncelikle içinde bulunduğumuz coğrafyada ve tüm dünyada her yönden güçlü olmak zorunda olduğumuzu; bunun bizim için tarihi ve insani görev olduğunu bilmeliyiz. Tarihten ders çıkarıp ibret almamız ve aynı hatalara tekrar düşmemeliyiz.