Bugün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Trabzon’da. Birçok proje için kurdele kesilecek ve şehir gündemi ile ilgili açıklamalar yapılacak.

Bu program Trabzon’u tatmin eder veya etmez bunu şimdiden kestiremem, ancak şu bir gerçek ki bu şehrin yaşayanı olarak bazı isteklerimiz ve bazı istemediklerimiz var.

Onlardan bahsetmek istedim, müsaadenizle...

***

Mesela; liyakatli ve ehliyetli onca insan varken, kamu kurumları ile belediyelere “hamili kart yakınımdır” mantığı ile işe yerleştirmeler şehrimizde de ayyuka çıkmış durumda. Bunu istemiyoruz. Hak eden, hak ettiği göreve gelsin istiyoruz.

***

Mesela; şehrin en önemli ekonomik girdilerinin başında turizmin geldiği gerçeği ortada iken, yaklaşık iki yıllık süreçte İl Kültür ve Turizm Müdürü’nün atanmadığı bir şehir olmak istemiyoruz. Sümela’sının, Trabzon Müzesi’nin, Atatürk Köşkü’nün layığı ile turizme hizmet verdiği bir şehir olmak istiyoruz.

***

Mesela; “Yapacağız.”, “Yatırımcıyı arıyoruz.”, “İhaleye çıkacağız.” gibi standart cümlelerle artık oyalanmak istemiyoruz. Yatırım Adası ve demir yolu gibi istihdam yaratacak projelerin bir an önce Trabzon’la buluşmasını istiyoruz.

***

Mesela; şehrin menfaatini değil de cebini düşünen siyasetçi istemiyoruz. Bu bölgenin hakkını savunan, ilinin kalkınmasını kendine şiar edinen siyasetçilerle temsil edilmek istiyoruz.

***

Mesela; anlamsız işlerle denizin daha fazla dolmasını istemiyoruz. Mazisindeki gibi, denizi ile yeniden barışan bir şehir olmak istiyoruz.

***

Mesela; Başkent’te oturup, bilgisayar başında şehrin trafiğine yön vermek adına çizilen projelerle, Boztepe’de şehrin bağrının delinip geçildiği bir yol istemiyoruz. İstanbul’da denizin içinden trafik akıtan, Zigana’da dağı yarıp yerin yaklaşık 1 kilometre altına girebilme başarısı gösteren iktidardan, Trabzon şehir merkezi için de aynı özveriyi istiyoruz.

***

Mesela; fakir ile zenginin arasındaki makasın açılmasını istemiyoruz. Adalet kavramının lafta kalmamasını, cüzdana da yansımasını istiyoruz.

***

Mesela; kurulduğu günden bu yana tabelasını, makam odasını ve yerleşkesinin adresini tartıştığımız bir Trabzon Üniversitesi istemiyoruz. Akademik başarısı ile gururlandığımız bir tablo istiyoruz.

***

Mesela; siyaset dilinin tabiri caizse “belden aşağı” olmasını istemiyoruz. Ayrıştırmadan ziyade, kucaklayıcı bir siyasi anlayış istiyoruz.

***

Mesela; şehrin en büyük heyecan kaynağı ve yaşam enerjisi olan Trabzonspor’un gasp edilen hakkı 2010-11 Şampiyonluk Kupası’nın İstanbul’da tutsak olmasını istemiyoruz. O kupayı Trabzon’a istiyoruz.

***

Aslında çok da şey istemiyoruz.

Olması gerekenleri istiyoruz.

Bilmem yanılıyor muyum?