Hakkari'de verdiğimiz şehitler bize acaba orduda cerahor mu var dedirtti.
  
Öyle ya silahsız bir şekilde şehre çıkan askerlerimiz içeriden haber verilerek kanlı örgüt elemenlarına ispiyonlanmış olabilir. Gidecekleri dükkan, alacakları malzemeler konusunda kan vampirleri bilgilenmiş olacak ki orada pusuya yatmışlar ve vahşice masum yavrularımızı katletmişlerdi.
İşte bütün bunlar eğer varsa ordumuzun cerahor konusunda dikkatli olmasını gerekli kılıyor. Bilmeyenler için cerahorun ne olduğunu da yazalım. Cerahor: Ordu hizmetlerinde kullanılan Hıristiyanlara verilen isim.. Yani ne Müslüman ne de Türk olmayıp orduda  çeşitli hizmetler gören, daha çok rütbesiz erlerden oluşan bu grup, Osmanlı zamanında da ordu içinden bilgi sızdırırlarmış. Hatta bilgi sızdırdıkları anlaşılan nice cerahorlar şiddetle cezalandırılmış, pişman olup olmadıklarına bakılmaksızın layık olan karşılığı görmüşlerdi.
Bugün de aynı cerahorlar ordumuzda bulunabilir. Eğer dikkatsiz, özensiz  davranarak bizim insanımız diyerek bir dikkatsizlikle bunların bu şehadetlerde parmağı varsa vay ki vay demek gerekir.
Böyle bir durum sözkonusuysa bizim tarihi tecrübelerden yararlanmadığımız anlamına da gelir ki bu daha vahim bir kurmaylık zaafı olur ordumuz için.
Çünkü bütün ayrıntıları hesaplamak, tarih içindeki ihanet şekillerini iyi tetkik etmiş olmak mecburiyetiyle mükellef kişilerin gaflet göstermeleri asla affedilemez.
Güneydoğu'da her yönüyle teyakkuz halinde olaylar takip edilmelidir.
Her hareket ve niyet iyi takip edilmediğinde görüldüğü üzre ayaklanmalar çıkarılmakta, bölgede eli ayağı olanlar devreye girmektedirler.
Örneğin 1919 yıllarında bir Ali Batı ayaklanması var.. Diyarbakır yöresininde gerçekleşmiş ibretlik bir ihanet olayı.. Midyat’ın güneyindeki aşiretlerinden birinin reisi olan Ali Batı'nın, yöreye hakim olarak, İngilizlerin kışkırtmasıyla, Kürdistan kurmak fikirlerinden de yararlanarak çıkardığı ayaklanma idi bu Ali Batı hadisesi.
Padişah'ın izni ile hareket ettiğini yayan Ali Batı üzerine askeri birlikler gönderildi. 18 Ağustos'a kadar sürekli çarpışmalar sonunda ölü olarak ele geçen Ali Batı'nın başlattığı ayaklanma bastırıldı.
Eğer bu gibi tarihi vakaları bilmeden, bir şey olmaz zihniyetiyle dikkatsizlik içinde kalarak hareket ettiğimizde cerahorların orduda bulunması da Ali Batı olayı da tekrar tekrar yaşanır.
Dememiz odur ki başımıza ne gelmişse tarihin bize verdiği dersleri okuyamamaktan ve de umursamazlıkla yani dersimize iyi çalışmamaktan geliyor.
Biz hiçbir boşluk bırakmadan yürürsek, ne örgüt ne peşmerge ne de başka şer odağı bize ancak vızıltı olur.
Ordumuzun, o bölgede görev yapan erinden erbaşına güven konusunda en küçük bir şüphesi olmadan çalışması gerekir.
Zira bu devlet yolda bulunmadı..