“Bir güneş yüzlü melek gördüm ki âlem mahıdur.

Ol kara sünbülleri aşıklarınun ahıdur.”
(Bir güneş yüzlü melek gördüm ki âlem onun Ay’ıdır.

Onun kara sümbülleri âşıklarının ahıdır.)

Bu mısraların yazarı Avni mahlası ile şiirler yazan Fatih Sultan Mehmet’tir. Bilindiği üzere Osmanlı Devletindeki yükseliş döneminin ilk padişahıdır Fatih Sultan Mehmet.
Her ne kadar yükseliş dönemi genellikle kazanılan topraklar, savaşlar veya ekonomik değerler üzerinden anlatılsa da sanattan ve bilimden uzak bir yükseliş dönemi pek de mümkün değildir.
Sultan Mehmet’in de bilime ve sanata karşı ilgisi malumunuzdur. Muhtemelen Sultan Mehmet’in şiir sevgisi babasının şiire karşı olan ilgisinden geliyordu. Zira babası, Muradi mahlası ile şiirler yazmakla kalmaz aynı zamanda gün içinde hislerini de şiirlerle ifade ederdi.
“Varalım bir iki gün zikredelim Mevlâ’yı,
Bize ısmarladılar mı bu yalan dünyayı?”

Osmanlı devletinde taht ile birlikte şiir sevgisinin de babadan oğula geçtiğini söylemek çok yanlış olmayacaktır. Yükseliş döneminin diğer padişahlarından olan Sultan Mehmet’in oğlu Beyazıt’ın ve torunu Yavuz Sultan Selim’in de şiire karşı oldukça ilgili olduğu bilinir.  
Öyle ki kısa bir süre tahta kalan Yavuz Sultan döneminde şöyle bir hikâye gerçekleşir. Günün birinde Sultan Selim’in yakın arkadaşı olan Şair Vehbi padişaha bilinmeyen bir sebepten ötürü kırılır ve gizlice şehri terk eder. Şair, birkaç şehir değiştirdikten sonra Van Müftüsü’nün yanında kâtip olarak çalışmaya başlar. Padişah şair dostunun yokluğunu fark edince ünlü şairin bulunmasını emreder.
Osmanlı Devleti’nin geniş coğrafyasında bir şairin bulunması zor bir görevdir. Ancak mutlaka yerine getirilmelidir. Vezirlerden birinin fikri ile bir şiir yarışması düzenlenir. Buna göre Sultan Selim bir mısra yazar ve şairlerden bu mısranın tamamlaması beklenir. Mısrayı en güzel şekilde tamamlayacak olan şaire bin altın verilecektir.
Sultan Selim’in mısrası şöyledir.
“Bütün dünya benim olsa gamım gitmez nedendir bu.”

Haberler salınır. Ödülün büyüklüğünden dolayı eli kalem tutan, az buçuk şiire karşı ilgili olan herkes Sultan’ın mısrasını tamamlayarak yarışmaya katılır. Katılan mısraların değerlendirilmesi bizzat padişah tarafından yapılmaktadır.
Ucunda hem padişahın övgüsü hem de büyük bir ödül olan yarışmaya Van Müftüsü de ilgi gösterir ve katılmaya karar verir. Yazdığı mısrayı kâtibi Şair Vehbi’ye gösterir. Şair Vehbi usulünce mısra üzerinde değişiklikler yaparak müftüyü kırmadan ikna eder. Ortaya tamamen kendi üslubu ile yazılmış bir mısra çıkmıştır.
“Ezelden gam türabıyla yoğrulmuş bedendir bu…”
Van Müftüsü yarışmaya bu mısra ile katılır. Sultan Selim mısrayı okuyunca yarışmayı sonlandırır. Bir ferman ile Van Müftüsüne yarışmayı kazandığını, ödülünün gönderildiği bildirilir. Ve eklenir, “Sen de yanındakini gönder.”
Sultan Selim tek bir mısra ile şair dostunun kalemini tespit edebilecek kadar şiirle ilgiliydi. Onun bu konudaki mahareti, şiirleri, şiirlerinin hikâyeleri birçok mecrada anlatır. İlgilenenler kolayca bu bilgilere erişebilecektir. Ekleyelim, onun Şair Vehbi ile arasında geçen bu hikâyeyi detaylı merak edenler internetten yapacakları ufak bir gezinti ile Hayati İnanç hocanın etkileyici üslubuyla, onun ağzından dinleyebilir.
“Bütün dünya benim olsa gamım gitmez nedendir bu.” Yavuz Sultan Selim.
“Ezelden gam türabıyla yoğrulmuş bedendir bu.” Şair Vehbi.