Cuma günü Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde “AB ve Türkiye, Algılar ve Gerçekler” isimli bir oturum gerçekleşti. Katılımcıları AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilciliği Direktörü Stefano Manservisi, Avrupa Birliği Türkiye Büyükelçisi Hanscerg Haber, Birleşik Krallık’tan Financia Times Gazetesi’nden David Gardner, Fransa’nın Liberation Gazetesi’nden Marc Semo, İtalya’nın La Repubblica Gazetesi’nden Marco Ansaldo, İrlanda’nın The İrish Times Gazetesi’nden Ruadhan Mac Cormaie, İspanya’nın El Pais Gazetesi’nden Juan Carlos Sans ve Romanya’nın Jurnalul National Gazetesi’nden İrina Stoica katıldı.
Oturum soru cevap şeklinde geçileceği söylenmişti. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin ne zaman kurulduğundan Trabzon’un nasıl bir tarihe ve coğrafyaya sahip olduğundan bahsedildi. Konferans tam başlayacakken bir ses duyuldu. “Arkadaşlar istediğiniz soruyu sorabilirsiniz, çekinmeyin ve kendi düşüncelerinize cevap arayın” diye söylendi.
Moderatör soruları 3’er 3’er alacağını ifade etti. Unutmadan konferan 10’da başlayacağı yerde 10.20’de başladığını belirtmem gerekiyor. Velhasılı kelam 3 arkadaş kalktı sorular sordu.. Fransa’nın başına gelen olay soruldu. Türkiye’nin AB süreci soruldu, DAEŞ ve mülteci sorunu soruldu..
Soruların sorulması yaklaşık 5 dakika aldı.
Ama cevaplar!.. Her bir soruyu 7 kişi cevaplıyordu.. Uzun cümleler, uyutucu kelimeler özenle seçiliyordu. Bir de artık birisi mi söyledi onlara her birinin dilinde bir cümle “PKK Terör Örgütüdür” öyle zannediyorum ki birileri hatırlatmış konuşmacılara “Bakın burası Trabzon, PKK konusunda hassasiyetleri var, aman falso vermeyin!” diye..
3 soruyu 45 dakikada cevapladılar.. Sonra 3 soru daha aldılar.
Bu sefer soruların içerikleri de Türkiye odaklı soğuk savaş ile ilgiliydi. PKK’nın terör örgütü olduğunu herkes kabul ediyor da neden kırmızı bültenlerle aranan PKK’lılar ülkemize teslim edilmiyor? İkiz kulelerin yıkılması sonucu ABD’nin El-Kaide’yi beslediği ve İkiz kulelerin yıkılması sonucu ABD Irak’a girilmesi, Avrupalı devletlerin beslediği IŞİD yani DAEŞ Fransa’yı bombaladığında Suriye’ye mi girilmek isteniyor? gibi sorular soruldu salonda alkış kıyamet..
Evet konferans asıl şimdi başlıyordu. Ama süre kısıtlaması geldi. Konferans 12.00’de bitecekken bir anda 11.40’a çekildi.
Yine uluslararası gazeteciler PKK’nın terör örgütü olduğu söyleminde diretiyordu ama cevaplarında ise kendi söylemek istedikler noktaya işi bağlıyorlardı. Libya deniliyordu, Mısır deniliyordu, Irak deniliyordu... Sayılan ülkelerde Arap baharı gerçekleşmişti. Bir arkadaşımız kalktı ve dedi ki Libya günümüzde daha mı iyi? Yine cevabın başlangıcı ‘PKK terör örgütüdür’ oldu.. 14 kere söz alan konuşmacılar 8 kere ‘PKK terör örgütüdür’ ifadeleriyle söze başalamaları gazımızı almaya yönelikti!
Ve gittiler..
Sormak istediğim sorular şunlardı..
Yukarıdaki sorular benim de aklıma takılmıştı ama daha geniş soracaktım..
1- İkiz kulelerin demirinin yandığı bir ortamda pasaportlar nasıl sağlam çıktı. Fransa’daki olay AB’nin ikiz kuleleri mi? Bu patlamalar Suriye’deki şekillenmenin bir anahtarı mıydı? IŞİD ya da DAEŞ evet bela ama bunların mucidi kim?
2- Türkiye’nin 7 Haziran ile 1 Kasım arasında yapmış olduğu terör operasyonları için DAEŞ %10 vuruldu, PKK %90 söyleminizdeki rahatsızlığınızın kaynağı nedir?
3- Türkiye Cumhuriyeti, mülteciler konusuna haddinden fazla önem verirken sizin politikacılarınız işi ortak akıl, daha iyisi nasıl yapılır gibi söylemlerle geçiştiriyor buna ne dersiniz?
Üniversite öğrencilerinden mi korktunuz? Korkmalısınız da..
Algılar ve gerçekler konferansında bir güzel algı operasyonu yaptınız gittiniz.. Ama yemedik, haberiniz olsun..
20-30 soru sorulabilecek bir zaman zarfında 6 soruyla bitirdiğiniz konferans hiç de başlarılı geçmedi bence..
Biz Türkler kendi içimizde bir birimizi yeriz. İnanmayacaksınız ama bundan keyif de alırız.
Soğuk savaş çığlıklarının ardından Bakalım ‘Neler Düşünülüyor’ isimli aldatmacanızın cevabını almış olmalısınız..
Ancak ders alacağınızı zannetmiyorum çünkü pek de iyi niyetli görmedim sizi.
Hatta rezalettiniz..
