‘Devlet adamı...’

Ne diyor sözlükler?

- Devlet yönetiminde söz sahibi olan.

- Devlet görevlisi.

- Devlette önde gelen kişi.

Biraz daha detaylandırırsak;

- Devletle ilgili meselelerde fikri alınan, karar veren, oylama yetkisi bulunan.

- Devlet işlerinin doğru/düzgün vaziyette ilerlemesi, kanun, esas ve usulden şaşılmamasının minvalinde, bulunduğu pozisyonda azami yararlılık gösteren.

- Kamu çıkarlarını kendi menfaatlerinin üzerinde bulundurmak suretiyle, devlet işleyişinde üst düzey gayret sarf eden.

- Devletin varlığını hâkimiyet alanına manasıyla yansıtabilme hünerinin beraberinde, her kesimden insanla iletişim kurma becerisine sahip.

- Gelişim ve inovasyona açık, mesleki tecrübelerini analitik düşünce kabiliyetiyle harmanlayıp, kamu yararına kullanabilen.

Ve en önemlisi, bulunduğu temsil makamını sorun çözüp, çare üretme odaklı toplum önüne koyabilen kişiye ‘devlet adamı’ diyoruz.

Fazlası vardır tabi ki.

Lakin meramımız, çarkı yavaşlatıp, sıkıntı yaratan eksiklikleri vurgulamak.

Yani efendiler, asıl demek istediğim;

BİR- Devletle ilgili meselelerde hiçbir fikri bulunmayıp, sürekli güçlüden yana tavır alanlar…

İKİ- Her şart ve koşulda kendi menfaatine odaklanıp, kamuya ait çıkarları hep sonraya bırakanlar…

ÜÇ- Kanun nizam, usul erkân bilmeyip, haddini hakkının ötesinde tutanlar…

DÖRT- Bulunduğu mevkii, özünde çare mercii olduğu halde, şak…! Her soruna öyle ‘bön bön’ bakanlar…

Ve son olarak;

Düzeni düzensiz hale getiren liyakatsizliklerinin tescil ve teşhirine rağmen, sırf sadakati ehliyet ve liyakatinin önüne inatla koyulmak suretiyle, ısrarla koltuğunda bırakılanlar bize ait vatanseverlik lügatinde asla devlet adamı değillerdir.

Hadi sağlıcakla…